Cep telefonumun alarmı yine saat sabah 8:00’a kurulmuş ve
kafam deli gibi dönüyordu. Unutmuşum ayarlamayı aptal aptal kendime gelmeye
çalışıyordum. Sonra alarmın yanındaki notu gördüm “Saat 9:00 Lois ve Clark’la
Central Park’da buluşma” apar topar giyinmeye başladım. Aksilik bu ya! Boxerı
bile ters giydim çıktım evden, düğmeler batma yapıyordu ama yapacak bir şey
yoktu. Hemen atladım minibüse bir tane Central Park uzattım bir kişi.
Sabah kahvaltısı da
yapmamıştım, iki börek attım devam ettim yoluma. Baktım Lois ile Clark bankta
oturmuş beni bekliyorlardı. İkisi herhalde hiç konuşmamış suratları buz
gibiydiler. Elin buz gibi dötün karpuz gibi esprisini yapacaktım ama bu espriyi
içimde patlatmayı daha uygun gördüm çünkü en son yaşananlar kısmında Superman
bir aralığına Dünya’dan toz oluyor ve bir müddet geri dönmüyordu. Lois o esnada
boş boş duracağına evlenmiş bir de üzerine çocuk yapmış. Arabada beş evde on
beş hoşuna da giderse bedava hesabı olmuş. Konuya giriş yapmadım tabi hemen,
dedim güzel bir yerde laflayalım Central Park’ın bitiminde bir tane cafe varmış
yeni açılmış. Oraya gittik oturduk kendimizden falan eskilerden konuştuk.
Baktım sonra kıvama gelmişiz ve o mühim olayı açarak başladım. Lois’in kaşlar
yukarı fırladı. Clark’ın içindeki Superman logosu şişti, dedim n’apıyorsun
burada olacak iş mi? Tuttu kendini neyse.
Önce suçlanan
tarafmış gibi gözüken Clark’a sordum. Neden haber vermeden Kripton’a gittin bok
mu vardı ? Yok işte Kripton’da ki evinde kiracı evden çıkmış o evdeki faturalar
kabarmış onları ödemeye gitmiş de miş miş. Ölme eşşeğim ölme yani. Dedim lan
bak telefon var mail var, var oğlu var anasını satayım yani olmadı şişenin
içine not koy sal denize. Tabi hangi sahile vuracak orası da ayrı neyse boka
sardı. Orada bir pişmanlık var zaten Clark’ın, sustu hemen.
Lafa Lois girdi o da
kendi çapında haklıydı gerçi kendi çapı ne kadardı orası da ayrı bir mesele
tabi. Bir an ortam kızışacak gibi oldu ama ortaya bir biskrem açtım biraz daha
tatlıya bağlandı desem evet desem bana kızar mısınız dedim ? Yok şaka şaka
demedim ama ortam yumuşadı hatta öyle yumuşadı ki yumuşacık olduk stres topu
gibi anasını satayım J Baktım fırça üzerine fırça çekiyor Lois, dedim bak
ne yapmaya çalışıyorsun ? Olmuş bitmiş neyi geri getireceksin. Baktım gözlerine
bir hırs, bir intikam ateşi sonrasında akşam saat 20:00’a Anadolu Ateşi’ne
aldığım bilet aklıma geldi. Neyse bağlamaya çalışıyorum ikiliyi baktım olacak
gibi değil. Downtown İnci Profiterol dedim, yolumuz uzun. Saat olmuş 13:00 velet
okuldan çıkacakmış onu almaya gittik önce. Aldık neyse zil yeni çalmıştı
gecikeceğimizi düşünüyordum. Öğretmeninden bir şikayet varmış biraz onun için
bekleyecektik aslında can sıkıntısı olmasın diye gelmeden New Cholleo caddesine
BİM açılmış oradan biraz abur-cubur almıştım da onları yiyerek vakit geçirdim.
Kapının orada veletle Lois belirdi, anlaşılan toplantı bitmişti şimdi
gidebilirdik mekana.
Oturduk tatlılarımızı
yedik. Clark biraz hayvan çok afedersiniz nereden baksanız bir on tabak yedi.
Bir on tabak da eve paket yaptırdı. İşi uzatmaya gerek yoktu. O yüzden neticeye
geliyorduk. Dedim bu çocuk Richard’a benzemiyor. Clark’ı yan çevirdim, ahanda
bak yandan tam Clark. Lois ıkındı sıkındı sonunda kabul etti. Evet çocuk ondan
dedi. Fakat Superman haliyle mi oldu yoksa Clark kimliği ile mi ? Superman
kimliği ile dedi. Son gece evin balkonua gelmiş Lois’i uçurmuş havalara yani
yukarı çıkmışlar hem de anladınız siz o malum olayı J Clark hatırlamıyorum
dedi. Ulan o kadar Kripton’a mesafeyi ben yapsam bırak ne olduğumu bile
hatırlayamam. Sen yine nereden geldiğini hatırlıyorsun dediğimde “Haklısın
valla abi bu konuda” Dedi.
Konu kapanmıştı,
hesabı Clark çok yediği için ona kitlemiştim ama haketmişti o yüzden. Ben de
eve katım oradan malum gece kıyafetlerimi giyecek oradan da Anadolu Ateşi
gösterisine kaçacaktım ki telefon çaldı o esnada diğer eyaletten Örümcek Adam aradı işinden şikayet etti. Dedim abi yarın konuşalım malum gösteriye gideceğim.
0 Sen ne diyon birader? Anlat:
Yorum Gönder