
Konuya gelelim,başta kardeş olan David ve Jennifer'ın akşam başlarına gelenlerle başlıyor.Jennifer o gün okulda tanıştığı çocuğu akşam evine MTV konserini izlemek için davet etmiştir.David ise 1950'lerin sitcom'u olan Plesantville adlı siyah-beyaz diziyi bıkmadan ve tüm repliklerini söyleyerek her akşam izlemektedir.Yanlız tek bir şey vardır.David Plesantville için yapılan yarışmayı akşam izlemek için evde kalmıştır ve ikisininde izleyeceği program aynı saattedir.Salona inerler ve haliyle kumanda tartışması başlar ve en sonunda David elinden kaçırdığı kumandayı en son duvarda parçalandığını görür.Şansın böylesi zil çalar ve kapıdaki televizyon tamircisidir.Kendisi de David gibi Plesantville hastasıdır ve biraz muhabbete başladıktan sonra amcanın gizemli olduğunu öğreniyoruz ve ak sakallı dede kıvamında bir iyilik yapmak ister onlara boyut atlatan bir kumanda verir ve evine ssk maaşını yemeye gider :) David ve Jennifer yine kızışmaya başlayacakken olanlar olur ve kendilerini Plesantville içinde bulurlar.
Plesantville'e gelince,sadece dizi hayatından ibaret olan bir yer olduğu için ve eski bir dizi olduğundan her şeyin rengi siyah-beyaz ve normal hayattaki ihtiyaçlar ve doğa olayları burada yoktur; tuvalet,sex,evli çiftlerin tek yatakları,bütün kitapların boş sayfa olması,eğlence,üretkenlik,yangın çıkması,yağmur yağması gibi.Tabi David için pek problem teşkil etmiyor hayaline kavuşuyor ama Jennifer tam anlamıyla afallıyor o yüzden normal Dünya'daki gibi davranınca,Plesantville'deki değşimler hemen göze çarpıyor önce okulun basketbol takım kaptanıyla sex yaptıktan sonra bir gül kırmızı rengi alıyor ve ilk defa cinsellikle tanışan eleman da acayip duygular gelişiyor.
Birazcık anladıysanız hayatta tabu olarak görülen şeyler Plesantville'de,hatta bunu dizi olarak anlatmış ki üstü kapalı olarak neyin ne olduğunu anlayalım diye.Bir toplumun nasıl değiştiği,geri kafalı olarak nitelendirilen çoğunluğun kendi özünü bulması,değişmeden önceki değerleri ve buna adapte olabilmeyi bizlere çok tatlı bir şekilde gösteriyor.Özel efektler konusuna gelince 1998 yapımı bir film için bence çok başarılı.Soundtrack'leri de bir o kadar başarılı eğer rüya gibi bir film içinde gerçekleri yaşayıp,tanık olmak istiyorsanız bence kaçırılmaması gerekenlerden.Bu zamana kadar nasıl izlememişim diye kendime kızmadan edemedim.
En sevdiğim sahne aşıklar tepesine giderken Bud'ın ormandan geçişinde yaprakların pespembe oluşu ulen valla o zamanda yaşamak isterdim ve aşık olmak isterdim açıkçası.
Sizleri "Here Comes The Sun" ile uğurlayalım efenimmmmm


