24 Haziran 2012 Pazar

Bir Çizer

   Ülkemizde pek fazla çizerlerin hayatları veya muhabbetleri ekrana gelmediğinden onları sadece yaptıkları işlerden veya köşe yazılarından kendi aklımızca biliyorduk. Yine eskiye göre biraz biraz bu sayı çoğaldı tabi işin şurasına da bakmak lazım bu adamlar zaten çizer, sahne adamı değil. Fakat hem çizip hem de sahnede de nefes almak isteyen yazarlar var bunlardan birisi de Alpay Erdem.

 Karakterleri arasında en sevdiklerim Kamil seven adam, çocuğunu dürbünle izleyen adam üçlemesi ve top canavarı. Çizimleri ve stand-up'ın dışında gençliğinde de lisanslı futbol oynamış. Futbolu da geçelim, gelelim en lezzetli bölüme :) kendisi de bir bisiklet sever. Sabah internette gezinirken haberini görmüştüm doğayı koruma temalı bir program baş karakteriydi fakat saati şaşırdığımdan kaçırdım. 2 teker 1  yer adlı programda bisiklet için en uygun rotalar ve bisikletle çevre ilişkisini anlatacaktı ki anlatmıştır zaten program 17:15'te idi ben bu giriyi yazmaya 20:00'da başladım aferim tabi bana. İ,nşallah tekrarı veya youtube linki olur da izleme şansını yakalarız. Bu arada gezinirken bulduğum uzun ama neşeli Alpay Erdem - Hayko Cepkin ikilisinin söyleşisi sizlerle :) özellikle son kısımlarda Hayko Cepkin'in müzik-telif hakları konusu çok doyurucu.



Hayko Cepkin - Alpay Erdem | BTZ2010 Bilişim Teknolojileri Zirvesi from Ufuk Balcı on Vimeo.

3 Haziran 2012 Pazar

Superman Ne yaptın Sen ?

 
Cep telefonumun alarmı yine saat sabah 8:00’a kurulmuş ve kafam deli gibi dönüyordu. Unutmuşum ayarlamayı aptal aptal kendime gelmeye çalışıyordum. Sonra alarmın yanındaki notu gördüm “Saat 9:00 Lois ve Clark’la Central Park’da buluşma” apar topar giyinmeye başladım. Aksilik bu ya! Boxerı bile ters giydim çıktım evden, düğmeler batma yapıyordu ama yapacak bir şey yoktu. Hemen atladım minibüse bir tane Central Park uzattım bir kişi.

 Sabah kahvaltısı da yapmamıştım, iki börek attım devam ettim yoluma. Baktım Lois ile Clark bankta oturmuş beni bekliyorlardı. İkisi herhalde hiç konuşmamış suratları buz gibiydiler. Elin buz gibi dötün karpuz gibi esprisini yapacaktım ama bu espriyi içimde patlatmayı daha uygun gördüm çünkü en son yaşananlar kısmında Superman bir aralığına Dünya’dan toz oluyor ve bir müddet geri dönmüyordu. Lois o esnada boş boş duracağına evlenmiş bir de üzerine çocuk yapmış. Arabada beş evde on beş hoşuna da giderse bedava hesabı olmuş. Konuya giriş yapmadım tabi hemen, dedim güzel bir yerde laflayalım Central Park’ın bitiminde bir tane cafe varmış yeni açılmış. Oraya gittik oturduk kendimizden falan eskilerden konuştuk. Baktım sonra kıvama gelmişiz ve o mühim olayı açarak başladım. Lois’in kaşlar yukarı fırladı. Clark’ın içindeki Superman logosu şişti, dedim n’apıyorsun burada olacak iş mi? Tuttu kendini neyse.

 Önce suçlanan tarafmış gibi gözüken Clark’a sordum. Neden haber vermeden Kripton’a gittin bok mu vardı ? Yok işte Kripton’da ki evinde kiracı evden çıkmış o evdeki faturalar kabarmış onları ödemeye gitmiş de miş miş. Ölme eşşeğim ölme yani. Dedim lan bak telefon var mail var, var oğlu var anasını satayım yani olmadı şişenin içine not koy sal denize. Tabi hangi sahile vuracak orası da ayrı neyse boka sardı. Orada bir pişmanlık var zaten Clark’ın, sustu hemen.






 Lafa Lois girdi o da kendi çapında haklıydı gerçi kendi çapı ne kadardı orası da ayrı bir mesele tabi. Bir an ortam kızışacak gibi oldu ama ortaya bir biskrem açtım biraz daha tatlıya bağlandı desem evet desem bana kızar mısınız dedim ? Yok şaka şaka demedim ama ortam yumuşadı hatta öyle yumuşadı ki yumuşacık olduk stres topu gibi anasını satayım J Baktım fırça üzerine fırça çekiyor Lois, dedim bak ne yapmaya çalışıyorsun ? Olmuş bitmiş neyi geri getireceksin. Baktım gözlerine bir hırs, bir intikam ateşi sonrasında akşam saat 20:00’a Anadolu Ateşi’ne aldığım bilet aklıma geldi. Neyse bağlamaya çalışıyorum ikiliyi baktım olacak gibi değil. Downtown İnci Profiterol dedim, yolumuz uzun. Saat olmuş 13:00 velet okuldan çıkacakmış onu almaya gittik önce. Aldık neyse zil yeni çalmıştı gecikeceğimizi düşünüyordum. Öğretmeninden bir şikayet varmış biraz onun için bekleyecektik aslında can sıkıntısı olmasın diye gelmeden New Cholleo caddesine BİM açılmış oradan biraz abur-cubur almıştım da onları yiyerek vakit geçirdim. Kapının orada veletle Lois belirdi, anlaşılan toplantı bitmişti şimdi gidebilirdik mekana.
 
 Oturduk tatlılarımızı yedik. Clark biraz hayvan çok afedersiniz nereden baksanız bir on tabak yedi. Bir on tabak da eve paket yaptırdı. İşi uzatmaya gerek yoktu. O yüzden neticeye geliyorduk. Dedim bu çocuk Richard’a benzemiyor. Clark’ı yan çevirdim, ahanda bak yandan tam Clark. Lois ıkındı sıkındı sonunda kabul etti. Evet çocuk ondan dedi. Fakat Superman haliyle mi oldu yoksa Clark kimliği ile mi ? Superman kimliği ile dedi. Son gece evin balkonua gelmiş Lois’i uçurmuş havalara yani yukarı çıkmışlar hem de anladınız siz o malum olayı J Clark hatırlamıyorum dedi. Ulan o kadar Kripton’a mesafeyi ben yapsam bırak ne olduğumu bile hatırlayamam. Sen yine nereden geldiğini hatırlıyorsun dediğimde “Haklısın valla abi bu konuda” Dedi.

 Konu kapanmıştı, hesabı Clark çok yediği için ona kitlemiştim ama haketmişti o yüzden. Ben de eve katım oradan malum gece kıyafetlerimi giyecek oradan da Anadolu Ateşi gösterisine kaçacaktım ki telefon çaldı o esnada diğer eyaletten Örümcek Adam aradı işinden şikayet etti. Dedim abi yarın konuşalım malum gösteriye gideceğim.


Yemek Takımı olarak Arcoroc


 80'lerin çocuğu olaraktan. Yine sizlere tanıdık gelecek ama yeni nesilin pek alaka kuramayacak olan bir yazısını hazırlıyorum. Ne hazırlaması ? Direk yazıyorum işte :) Bu gazetelerin kuponla zirve yaptığı dönemde araba veriliyordu. Evet yanlış duymadınız, hatta modeli de tipo falandı. Sonra Devlet tarafından uçuk kampanyalar yasaklandı. Hatta Akşam gazetesinin vereceği bilgisayar kampanyasını iptal etmesini hiç unutmuyorum. Milliyet de macintosh veriyordu ama o kampanyayı iptal etmedi. Sonra gazeteler işi küçük çaplı kampanyalar yapmaya itti. Tencere takımı, yemek takımı, fincan takımı, nevresim takımı gibi ürünler vermeye başladı. Bunlardan en sükse yapanı da Arcoroc kırılmaz yemek setiydi.




 Halk devamlı normal tabaklara alıştığından dolayı. Mavi ve cam benzeri üretilmiş bu ürüne acayip ilgi gösterdi. Hele hele üzerine basa basa "Kırılmaz" sözünü de vurguladıkça daha bir ilgi gördü. Gün geldi ne oldu? Kırılmaz Arcoroclar yollarda tuz buz olmuş, evde yere düşenler çat diye çatlıyordu. Sonrasında Arcopal adlı marka çıktı bu da beyaz ağırlıklı değişik desenlerde yine kırılmaz sloganıyla sattırılmaya çalışıldı.

Zeka geriliği yaratan dizi olarak Akasya Durağı

 Sevgili okuyucular, canlarım, ballarım. Bakın yaz geldi artık ben bile tatil planları yapıyorum. Ben bile diyorum çünkü adam gibi yapamıyordum. Yani tatil beldelerine gidiyorum ama genelde iş odaklı olduğundan kafayı ağırlıklı olarak o tarafa veriyorduk. O yüzden tatil tatil yani anlayacağınız...

 Olaya gelecek olursak aslında tatille pek alakası yok, hani üzerinize ince bir şeyler giyin de rahatlayın diye yazdım yukarıdakileri. Abi şimdi kaç seneden beri devam eden bir dizi var hakaret içerikli bir şey yazmayacağım ama konu olarak dişe dokunur şeyler olmadığı da açık bir dizi: AKASYA DURAĞI. Yani ünlü doktorlar ile yaptığımız araştırmada bu dizi ufak çocuklarda iq puanı düşmesi ve yetişkinlerde de moronluğa yol açıyor. Siz siz olun daha reklam veya tanıtımını görür görmez kanalı değiştirin.

26 Ağustos 2012 tarihli bir düzeltme

 Uzmanlar ve diğer belgesel kanalları duruma anlam verememekte hatta olayın daha büyümemesi için Dardanel Ton'un belki zeka arttırıcı etkisi ile diziye sponsor olması bekleniyor.

Dardanel Ton Akasya Durağı olursa sanırım yüksek iq'lu birz dizi ortaya çıkabilir.



1 Haziran 2012 Cuma

Bu Kuma çok tatlı

 Hooop birader ne oluyoruz dediğinizin farkındayım ama olay ailevi işlerle alakalı bir durum değil tabi. Sıcağı sıcağına pişen bir grup olan Kuma ilk parçası ile yayına başladı. Grup Rol ve Radyolardan tanıdığımız Geveze birleşince ortaya Kuma çıktı. Prodüktörlüğünü de üstlenen çok önemli bir isim yabancı olmayan bir isim: Alp  Ersönmez. Takip ettiğim kadarı ile 2011 sezonu içinde kayıt aşamaları vardı tabi kaç senesinden temelleri atılmıştı bilmiyorum ama 6 Haziran 2012'de Kendi ismiyle aynı olan albümü raflarda göreceğiz.


  Enerjik ritimleri ve sözleriyle yaz aylarını iyi geçirebileceğimiz bir albüm gibi gözüküyor. 6 Hazirana kadar da sıkalım dişimizi o zaman detaylı bir inceleme hazırlayacağız.

Resmi facebook sayfalarında da güzel videoları mevcut:
http://www.facebook.com/pages/KUMA/139667739464599http://www.facebook.com/pages/KUMA/139667739464599

 Bahane parçasını dinlemek içinse TIKLAYIN

21/07/2012 tarihli düzeltme: Atv'de yayınlanan müzik programlarında ropörtajları vardı grubun. Geveze'nin dedikleri biraz da doğruydu "Müzik piyasasında iki seneden beri adam akıllı neşeli bir albüm göremedik" dedi. Doğru biraz bunalım ve basiretsizlik havasından kurtulmak için çok iyi gelecek.

Siz Beğendiniz ;)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı