24 Ekim 2011 Pazartesi

Bu sefer iki darbe ama gerçeğinden daha ağır!

 Sırf hayatımız eğlence veya işte görmek istediklerimiz ile geçmiyor. Madem yaşıyoruz her şeyiyle kabul etmek gerekiyor gülmek,ağlamak,şaşırmak...

 Sabah tüm Türkiye önce 24 sonra da 26 şehit ile ayaklandı.Hakkari'de olanlar bardağı taşırdı. Bundan önce olmadı mı? Oldu ama nereye kadar sürecekti bu didişme. Gazetelere ve tv'lere baktığımızda sadece üzüntülerini dile getiriyorlar ama iş silah satmaya gelince herkes en önden koşmaya çalışıyor. Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur bu biline. Mecliste kendilerini hanımcık ve beyfendi gibi göstermeye çalışan o ismi lazım değil parti sözde barış havası estirmeye çalışıyor ama böyle olmaz işler. İmralı'da yatan bir canavar,besleniyor mu yoksa ceza mı çekiyor belli değil. 80'e kadar idam varken ne oldu da birden katilleri korumaya çalıştık? Uzun mevzular bunlar ama göz ardı edilecek cinsten değil.

 Canımı sıkan durum şu birincisi medya zaten göz boyamak için her şeyi kullanıyor. Ülkenin başındaki kişiler yahu sen biraz sert yap da şu Millet bir kendine gelsin. Davos'ta "One Minute" demekle olmuyor. Giden geri gelmez! Çorum'da ki şehitin annesi kahrından öldü. Bir diğer baba göya hakaretten 11 ay hapis aldı. Ne yapıyoruz? Kurtarma mı yoksa ceza mı veriyoruz? Sonunda bıçak kemiğe dayandı, bordo berelilere talimat verildi. İnşallah olumlu sonuçlar ortaya çıkar da su iş biraz rayına girer. Yani ben bu[ara]dan işte klavye delikanlılığı yapmak istemiyorum tabi herkes tepkili bu yadsınamaz ama bu işte gerçekten çok yanlış var ve çoğu bünye bu dolduruluşa geliyor. Mesela gerçek örnek vermek gerekirsek; Gerçek şehit sayısı saklanıyor aslında 87 tane olduğunu okudum göya Ülke'de şehit sayısı %50'yi geçerse Devlet istifa etmek zorunda ondan hep bu rakam 26-28'lerde geziniyor. İkincisi basın kuruluşları her taktiği gazetelere,tv'lere veriyor ulan mantıklı olun yapılır mı bu yahu!!! Ters menyal veriyorsa ona bir şey demem,başımın üstüne. Üçüncüsü ordu zayıflatıldı, delik don gibi afedersin kötülemek için söylemiyorum. Yıpratıldı he ama gerçekten kata kulle yapan olduysa ve temizlendiyse ne ala ama buna da inanamıyorum.

 Tam biraz kendimize gelmeye çalışırken 23 Ekim pazar günü Van'da 7,2 depremi meydana geldi. Yer yerinden oynadı. Yine tutarsızlıklar baş gösterdi Kandilli 6,6 hissedildi dedi ama yurtdışındaki ölçümler 7,2 diyordu sonra kabul edildi evet 7,2 idi ama bunu bir faydası yok işler zordu. Göçük altında kalan yüzlerce belki binlerce insan vardı. En son okuduğum arkadaşımın iletisinde hastane çökmüştü, bebek altında kalmış. Tüylerim diken diken. SMS olarak ne kadar katkıda bulunabilinir onu bilemem ama şu anda tek mantıklı gelen açıkçası PTT KARGO , MNG KARGO , ARAS KARGO , YURTİÇİ KARGO firmalarından ÜCRETSİZ kargo gönderebilirsiniz.

Not: (Kargo firmalarının isimlerine tıklayarak resmi sayfalarına ulaşabilirsiniz ;)

 İstanbul Üniversitesi çalışanı bir bayanla konuştum ve kendileri özel bir ekip göndermişler gerçekten taktir ettim kendilerini. Onu dışında İlk gönderilecekler arasında bana nelerin yollanacağını söyledi;

1-Bebek mamaları
2-Bebek bezleri
3-Temizlik ürünleri (Sıvı sabun,deterjan vs.)
4-Battaniye ve giyecek

Onun dışında sizler de ekleme yapabilirsiniz. Temennimiz BATI-DOĞU çelişkisini bir kenara bırakıp bu olayların hiç yaşanmaması.Umarım yarınlar daha güzel olur.

 Efes Pilsen Blues Festivali'de bu seneki konserlerini de İstanbul ve sonrakiler dahil olmak üzere iptal etti ve örnek bir davranış sergilediler.Ayrıca VAN İÇİN ROCK kapsamında maddi destek için;

4x4, aslı, aylin aslım, ayşe saran, murder king, can bonomo, cem köksal, çilekeş, demirhan baylan, demir demirkan, dilemma, duman, direc-t, emre aydın, ete kurttekin, feridun düzağaç, foma, gece, gece yolcuları, gripin, haluk levent, kurban, mabel matiz, malt, marsis, melis danişmend, model, moğollar, multitap, ogün sanlısoy, özge fışkın, pamela, redd, tnk, yüksek sadakat küçükçiftlik park'da sahne alacaklardır.

16 Ekim 2011 Pazar

Ben Kimim?

 Bu köşeyi hazırlarken aslında çok düşündük,dere tepe düz gittik ama kara yolları yol bakım çalışması yapıyordu o yüzden yarıda kestik ve geldik.Kim olduğumu anlayamadıysanız hala aşağıdaki videodan belki anlarsınız;



 Şaka yeaaauv şaka. Mis kokulu,desenli cincık kadar olan hatıra defterlerinin yerini alan blog kavramına biz de kendimizi kaptırdık.Önceleri dert anlatma veya işte sosyal günlükler gibi olan bu dünya (gerçi hala var) şimdilerde biraz daha değişti.Neden? Çoğu insan kendi işinin dışında ya hobileri ile uğraşıyor ya da konser vs. aktivitelere gidip eğleniyor. Daha sonrası bunu yayınlama veya bilgilendirme ihtiyacı doğdu en azından hissedildi. Ben de bu çatı altında "Ula madem bir şeyler yapıyoruz,geziyoruz,çalıyoruz,üretiyoruz,dinliyoruz,izliyoruz,atlıyoruz,zıplıyoruz" Diyerek kendi fikirlerimiz dahil bunu zaten ayrı çerçevede belirtiyorum onun dışında objektif bir değerlendirmeye alıyorum.

 Gece hayatına daha çok vakit bulduğumuzdan,vaktine uyan ve sevdiğim,merak ettiğim performansları takip ediyorum.Vakit olursa müzisyenler vs. ile iki muhabbet ediyorum.Onun dışında deneme ile başlayan blog maceramı daha sonra şarkı sözlerine dönüştürdüm sesimin güzel olduğunu düşünmüyorum,belki günün birinde okuyacak kadife sesli birisi olur :) şimdilik sadece sözleri olmayan müzik icra ediyorum.Grubun Adı Cipstick kendim elektrik gitar,e-bow,bir tane de pandora PX5D Efekt aleti ve biricik kızım Mac'de müzik yapmaya çalışıyorum,tür ne derseniz bu zamana kadar farklı türden dinleyici olduğumdan ağırlıklı rock (ama kafa şişrmeyen) blues,caz üçgeninde giden bir döngü zamanında elektrnik müziğe de el attım ama HDD uçunca o işten fazla zevk almadım arada looplar deneyerek bir şeyler oluşturmaya çalışıyorum.Şu anda net ortamına yaydığım iki parça var aslında lastfm'de de var da oradakiyle beraber üç oluyor.Kaldı mı dohuz? Mhp'nin 40. Yıldmnümü diyorum sizlere.

Mixcloud'da Ne yapıyoruz?
Last.fm'de Ne yapıyoruz?

 Üretkenliğin ve amatör ruhun verdiği enerjiyle durmadım,çizim işleri ile uğraştım adını yine kendi bulduğum bir çizim işleri ile uğraştım.Çoğu insan inatla tribal desen dese bile kesinlikle tribal çizmiyorum.Daha çok kafam çok karmaşık olduğunda çiziyorum.Yedi-sekiz sene önce kameralarla haşır neşir oldum,edit işlerini sevdim sonraı efekt programlarına sardım ve yine dedim ki; "Ula o kadar çekiyorum,niye bir şeyler üretmiyorum?" Dedim ve sevdiğim (belki de içlerinde sizin de sevdiğiniz vardır) ama klip çekilmeyen parçalara klip çekmeye başladım.Sonra iki tane kısa film tadında atraksiyonum ve bir tane de sallamasyon film fragmanı yaptım.Bu benim için gerçekten de çok keyifli çekmesi,hazırlaması,düşünmesi,kurgusu bambaşka. Gerçek şu ki bazen oyuncu bazında sıkıntıya giriyorum hatta en çok klibini çekmek istediğim parça da She Just Wants to be.
R.E.M. - Airportman (ilk video klip)


R.E.M. - The Lifting


R.E.M. - New Orleans Ins. 1

New Orleans Instrumental 1 (Unofficial video clip) from Kapont on Vimeo.

Armin Van Buuren abi'nin sevilen parçası olan In and Out of Love parçası

In and Out of Love (Unofficial clip) from Kapont on Vimeo.


Yetmedi bir tane karakter oluşturduk; Tursun Yaptubitirdu

dedik madem bu kahraman iş hayatında önemli bir role sahip o zaman Pazar Keyfine konuk olsun;


ve sallamasyon olarak yaptığım Koş Kedi


Çok uzun geldi değil mi? İçinizden saydırıyorsunuz bana hissediyorum maksat eğlence ile girmiştik ve en önemlisi de yaş ilerledikten sonra keşke dememek için.Ergen zamanlarda radyo projesi vardı aklımızda,o proje baya yattı ayıların kış uykusundan da uzun yattı onu da hayata geçirdik.Profesyönel anlamda yardım eden olmadı fakat isterdik ki birileri bize yardım etsin hem biz hem de abiler,ablalar hep birlikte ilerleyelim ama o da şimdilik sadece net ortamında belki de sizler sayesinde Devlet Sanatçısı oluruz la :D
Mistik Dede ve Çırak Muhabbetleri :)
Soundcloud'da neler yapıyoruz?
Facebook'ta Mistik Dede ve Çırak ne yapar?
Can sıkıntısından Deviantart'da ve flickr'da uğraş veriyoruz;
Deviantart'a götür

 Tavsiyeleriniz veya başka performanslar hakkında bende karalarım derseniz sizin adınızla (veya nikiniz adı altında sayfanıza da bağlantı vererek) paylaşımlar yapabiliriz. İletişim için;

limpxit@gmail.com

8 Ekim 2011 Cumartesi

Eğlence geldi,çattı

 Merhaba ve yine merhaba canlar,ballar,mini mini birler.Son üç ay içerisine baktığımızda sayısız olaylar oldu,takip derecem fazlasıya yüksek fakat bunu sunuş biçimi gerçekten önemli.Sallamasyon yapıp da yazabilirim,kopyala-yapıştır da yapabilirim ama bana samimiyetsiz gelen bir durum.Yapamıyorsam çabalarım ama hoşuma gitmiyorsa yayınlamam,söylemem,göstermem (Annem göster ama elletme dedi.Hay Allah! :D ) yine bokunu çıkarmadan bu seneki Akbank caz festivali ve Efes Blues Festivali hakkında bilgilendireceğiz elimizden geldiğince araya başka atraksiyonlar varsa onları da sıkıştıracağız.

Not: Yazıyı bitirmeden bekleteceğimize,her gün festival başlayana kadar ekleme yapma fikri bize iyi geldi, kaslarım gevşedi.İnanmazsın baş ağrılarım gitti.

 13 Ekim- 03 Kasım Tarihleri arasında düzenlenecek olan 21. Akbank Caz Festivali bu sene on il gezecek.
 İstanbul                          Adana
 İzmir                              Kayseri
 Eskişehir                        Konya
 Ankara                           Bursa
 Van                                Erzurum









 Bu sene,biraz alışılmışın dışında bir tür yapan White Mink Babylon Lounge'da sahne alacak.Swing tarzını elekronik müzik artı caz ile harmanlayan bu grup gerçekten de hakkını veriyor.Birbirine uzak gibi görünse de performansları aksini söylüyor.



Bassdrumbone

İsime bakınca şıp diye anlayabileceğiniz bir grup ama tarzlarını belli kalıba sokmak mümkün değil.Trambonda Ray Anderson,davulda Gerry Hemingway,bas gitar ve kontrabas Mark Helias görev alıyor.

Pork parçasıyla sizleri başbaşa bırakıyoruz;


Boğaziçi Caz Korosu

 O kadar çalışma,hırs ve yılmadan istediklerini alacaklarının göstergesi olarak örnek verilebilir Boğaziçi Caz Korosu için.Açık açık biz bunu yapıyoruz ve sizden destek bekliyoruz dediler,video yayınladılar.Emeklerinin karşılığını aldılar.

Bkz. Desteklemek
 Avustuya'da düzenlenen Dünya Caz Korosu şampiyonası'nda Dünya Şampiyonu olmalarından çok bir de biletlerin tükendiğine sevindim. Umarım sadece tv'lerde veya sağda solda duyulduğu için gitmiyorlardır gidenler.Benim yerime de keyifle dinleyin diyorum.



123

123'ü bu yaz One Love Festival'de sahne alırken gördük fazla bakamadım ama albümlerinde değişik havayı yakaladım.Vokalde Dilara Sakpınar, klavyede Burak Irmak, bas gitarda Feryin Kaya, davul ve back vokalde Berke Can Özcan var.Yumuşak melodilerle trip- hop ve caz arasında giden değişik bir yolda kendi çizgilerini çiziyorlar.



devam ediyoruz bizden ayrılmayın ;)

2 Ekim 2011 Pazar

Tazecik

 Bu köşede fazla geç kalmadan yeni albümleri tanıtıyoruz.Hatta suratınıza suratınıza atıp bir dinleyin diye zorla tavsiye ediyoruz.Yok şaka hiç öyle yapar mıyım? Anne eli değmiş gibi anlatacağım,yumuşak yumuşak ohh.

  Yeni albüme imza ata ilk grubumuz RHCP (Red Hot Chili Peppers) bu sefer ki albümleri bana çok saf funk olmasa da o tarafın ağırlığını hissettiren bir albüm yapmış.Albüm kapağı da pek hoş olmuş,titreme geldi içimden :D grupta gitarist olan John Frusciante abimizin yerine Josh Klinghoffer geldi.Albümde elektro gitar fazla duyulmuyor ofak çeşniler olarak kulağa çarpıyor onun yerine dengeleyici piyano gelmiş çok da hoş olmuş.


Bu saatten sonra diyeceğimiz tek şey var,senelerdir havada kalan şu RHCP geliyor bu sene lafının bir anca gerçek olması.Kuruçeşme Arena olmasın mümkünse gelen kalabalığın yarısı zaten manzaraya geliyor.Konserle alakalı yerler yapalım duyanlar,duymayanlara anlatsın ;)





RHCP'dan bir de Factory of Faith'i beğendim;

 Pamuk Sesli Prenses

 Pamuk sesli kategorisine dahil ettiğim az sanatçaılardan biri olan Feist abla da yeni albümünü yayınladı Metals.Kendisinin terapi doktoru olmasından şüpheliyim hem rahatlatıcı hem de huzur verdiren parçalara imza atıyor ailece olmasa bile sülalece dinliyoruz dersek yanlış bir ifade kullanmış olmayız.Kendisini 1-2-3-4 ile keşfettik hatta şöyle ki marka ismi vermeyeyim bir mp3 çalar reklamındaki şarkıdan keşfettik o,bu,şu derken bu güzeli bulduk.

 Not: The Bad in Each Other parçasını bulabilirseniz onunla başlayın ;)



 How Come You Never Go There parçası ile başbaşa bırakıyoruz.



 Kasabian

 Club Foot albümünden yine albümle aynı ismi taşıyan parçalarıyla şöyle tek kaşı kaldırmış dede gibi baktırdı kendilerine ve dikkatleri üzerlerine çekti ve itti sonra yine çekti.III. albümleri olan ve çok sevdiğim eskiden yaşamış olan bir dinazorun adını vermişler; Velociraptor.Ezgilerine baktığımızda eskilerin tadı olduğunu görüyoruz yani 80'lerin tadı yakalanmaya çalışılmış gibi.Hatta gitar sound'u bile öyle yani valla bak adamlar yaylı grubu bile eklemiş değişik bir aleme akıyor hafif saykodelik tıngırtılar da mevcut,zaten acid turkish bath diye bir parçaları da var :)







182 defa maşallah 

 Kıpır kıpır bir enerjiye sahip olan Blink-182 2003'de kendi isimleriyle aynı adı taşıyan albümleriyle bizi uğurladı.Bundan sonra herkes solo projeleriyle haşır neşir oldu taa ki 2011 çıkışlı Neighborhoods albümüne kadar. Belki bu kadar aradan sonra biraz daha oturaklı bir ritimde devam ederler diye düşünüyordum ama fazla değişmemiş yine punk-rock ezgileri devam ediyor.





Up All Night parçasına klip çekilmiş;










şimdilik bu albümleri tanıttım,bir iki tane daha olabilir,onları da ekleyeceğim efenim.Hadiyin görüşürük.

Arkalara doğru ilerleyelim lütfen!

 Sabahtan işlerim vardı,halletim ve eve geldim.Geldiğim gibi de kafayı hoooop yastığa emanet ettim.Öyle bir uyumuşum ki dışarıda saç traşı olmak istemeyen veletin anırması bile uyandırmadı beni.İsterse dabıl anırsın umrumda değil,saçları bülbül yuvası gibi dolaşır.

 Bu[ara]da anne-babalara çok büyük görev düşüyor.Zaten sebzelere kendi çaplarında savaş ilan eden bu bünyeler ilerde makaslarla veya traş bıçaklarıyla hayata negatif bakacaklar.Böyle olsun kimse istemez,haydi gelin hep beraber bu küskünlüğe son verelim diye saçma sapan şirinlik taktikleriyle bu iş olmaz.

 Çözümü sevgiyle yaklaşmak.N'oooldu? Şaşırdınız değil mi? Valla siz çocuklarınızı traş ettirirken ben tüm İstanbul çapında akbilleri İstanbul Kart'a dönüştürüyor olacağım bu da başka bir ayrıntı.Sevgi dedik,saç dedik,kıl-tüy dedik.Bir dondurmayla ne bileyim ya da elinde balonla berbere götürün yok balon patlar şimdi berberler bazen heyecanlanıp,havada makaş şaklatıyor o zaman bütün planlar suya düşmesin.Dondurma da kıllanır ama kıllı dondurmadan bir şey olmaz.O kadar İsveçli bilim adamı test yapıyor hergün.Boru değil,pipet.Çocuğumuz bu alışkanlığı kazandığında sizden zaten ömür gidiyor biliyoruz aynen şu laflar çıkacak "Ay ömrümden bir beş sene gitti" kimi yörelerde bu altı,yedi,sekiz olarak değişiyor.Metropol kesimde dört olmuşluğu da vardır.Sonra aşağıdaki ablamız gibi kafayı ister F-16 Tomahawk füzeli,isterseniz de Apache Helikopter modeline bürüyebilirsiniz.

Yazımızın ilerleyen sayfalarında,bizden iki kişilik tahtalı köye bedava tatil kazanabilirsiniz.Bizden ayrılmayın!

  Burası kurak,evet tam bu[ara]ya

 Hayatta bazen gördüklerimiz kimi zaman üzüyor kimi zaman sevindiriyor.Kimi zaman da öyle değişik duygular tattırıyor ki sevinç ile şaşkınlık arasında kalıyoruz,diğerinin t-shirt'ünü de çekiştirip bak ulen oğluuuum diye cama yapıştırıyoruz.İşte bu fotoğrafta o güzel anlardan biri.Biz yeryüzünde küçücük,minnacık gezerken sadece üstümüze yağan yağmuru görüyoruz ve dans ediyoruz. 

 Bu tad içinde başka bir anım daha var.O da Kanarya Adalarından dönerken altımızdan geçen uyuyan şehirdi.Üstüne üstlük uçakta Güneşin doğduğuna şahit oldum :) böyle mükemmel duygular uyandıran anlar insanı daha mutlu ediyor kanımca.Kinder Sürpriz mi,bu mu derseniz ben bu kısmı seçerim.Fotoğraf profesyönel olmadığından kusurumuza bakmayınız ancak o kadar somut bir ürün elde edebildik ama görülebilecek kadar da güzel diye düşünüyorum.


Güneş orada ufacık bir nokta gibi gözüküyor ama yirmi dakika olmadan eşşek kadar oldu sevgili okurlar.Uçakta aslında çok şahit olacağınız şeyler var ki ama bazıları sadece havada geçirilen can sıkıntısı olduğunu düşünüyor.Onlara da sadece kolonyalı mendilllerini iyice koklamalarını söylüyorum.




NORVEÇ

 Soğuk ülkeleri sevme hikayem Hollanda ile başladı.Normalde zaten soğuğa gelemeyen bir tipim ama yeminlen abisi var ya yani kendimden geçtiğim ülkelerden birisidir.Neden dersek gerçekten o havayı teneffüs edince sıcacık geliyor ve o aradığım karanlık İngiliz atmosferine sahip.Dağılmadan Norveç'e gelelim şimdi bir kere hayat şartlarının iyi olduğu bir yeri herkes ister tamam orada eşşek gibi vergiler ödüyorsunu ama hiç olmazsa tatil için birebir geliyor.Doğallığı bozulmamış ve sanki film stüdyosundan çıkmış yapılar,yerler var.Yazın dört günlük Alanya macerasından sonra oradaki insanları da biraz tanımış olduk.İklim soğuk ama insanlar sıcak ve hemen  muhabbete başlıyoruz.Zaten bir bizim Ülkede yok böyle bir şey. (Mesela İtalya-Bormio sokaklarında her gördüğümüze selam verebiliyorduk) Norveç olmazsa İsveç-Finlandiya gidilecekler arasında.Sizi iki tane kendinizden geçiren video ile baş başa bırakıyorum,hoşçakalın;


Summer in Norway from Eva Sturm on Vimeo.



Norwegian Skies from Eva Sturm on Vimeo.

Siz Beğendiniz ;)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı