15 Aralık 2010 Çarşamba

Kahramanlar geri döndü

 Eğer dinlediğiniz gruptaki elemanlarınız Michael Stipe,Mike Mills ve Peter Buck ise albüm ve şarkı konusunda fazla endişe duymamanız gerektiğini söylemeliyim sadece içinizde acaba yeni ne olacak sorusu kafanızı kurcalar.R.E.M. Grubu hayatımda baya büyük bir yer işgal ediyor beni ve sevenler de öyle söylüyor; hayatın sadece toz pembe yanlarını değil öteki taraf ile veya daha güncel olaylarla yüzleştirip,sorguluyor ve yaptıkların müziğin tınıları da tam anlamıyla ruhumuzu okşuyor.

 İstanbul'a geleceklerini telefonda ilk duyduğumda evde nasıl çığlık attığımı bilmiyorum :D :D delirmiştim resmen.Konser bittikten bir hafta da rüyamdan gidemediler.Yeni albüm olarak "Collapse into now" ismini seçmişler geçen hafta albümde yer alan şarkıların isimleri açıklandı.Nisan 2011'e kadar nasıl bekleyeceğiz derken.Bu akşam an itibariyle "Discoverer" adlı parçayı dinlemek için bize ücretsiz sundular.Yapmanız gereken sadece mail adresinizi vermek ve ülkenizi belirlemek (fan sayılarını da ölçüyorlar) ve mailinize gelen linkten ücretsiz indirmek :)

Facebook ortamında belki dinleyenler olarak buluşabiliriz demiştik,baya bir önce açtığım ve kendim bizzat ilgilendiğim.Türkiye R.E.M. Sayfası ve yine blogger aracılığı ile baya detaylı uğraştığımız R.E.M. Türkiye sayfamız.Eğer seviyorsanız buyurun bekliyoruz.

R.E.M. Türkiye Facebook sayfası
R.E.M. Türkiye blogger sayfası

ve tabi ki de "Discoverer" adlı parçayı indirmek için linkimiz; Parçayı ücretsiz indir

12 Aralık 2010 Pazar

CIRQUE DU SOLEIL

 Her zaman etkinlik olduğu zaman konserlerden haber verecek değiliz ya.Biraz da farklı şeyler olsun arada değil mi? İşten dolayı fazla stres ve sıkıntı ile yaşadığımızdan ve en çok da işimin yüzdelik kısmına bakacak olursak %99'u insanlarla ilişkili o yüzden de kafa dağıtmak için etkinlikler genelde konser veya gösteri oluyor.Çoook nadiren tiyatro veya flarmoni orkestralarına bakınıyorum (klasik müzik falan...)

 Cirque du soleil'i nerden tanıyoruz derseniz.Bu yaz ülkemizde düzenlenen.Dünya Basketbol Şampiyonası açılışında sahne alan oyunculardan biliyoruz onlar Cirque du soleil üyeleriydi ve tam anlamıyla görsel şovu yerle bir ettiler enfesti normalde kafalarda oluşan sirk modeli; Aslanları hoplat zıplat,ağızdan ateş çıkaran adamlar,kılış yutan adamlar,esnek adamlar falan filan.Cirque du soleil'i farklı kılan farklı tarz işlemesi ve biraz da fantastik olması.Ülkemizde 19-20-25-26-27 Şubat ve 4 Mart'da gösterilerini sunacaklar.Eğer imkanınız varsa kaçırmayın derim.
Detaylı bilgi için:http://www.biletix.com/static.htm?page=sp17

İstanbul'da açılışı yapılan Dünya Basketbol Şampiyonası Seramonisi


Bu da aşmış bir gösterisi;

Öyle böyle değil

 Kış geldi yavaştan gibi feyk attı ama çat diye suratımın ortasına çarptı.İlk yağmur yağdı avrupa yakasında sonra kar gibi bir şeyler geldi anlamadım.Spor salonunda antrenman yaptırıken çat çuuuut çatıdan bir şeyler kopuyordu dedim kıyamet yakın Terminatör'de ki role büründüm hemen skynet mi geliyordu yoksa? Sonra işime konsantre oldum yeniden.Neyse bugün günlerden 12/12/2010 pazar işim erken bitti arkadaşa uğrayayım dedim bir de solo atarken gitarın telleri koptu ona tel bakayım falan derken İstiklal Caddesindeyiz,tünelde açık dükkan buluruz ümidiyle girdim bir dükkana.Girdikten sonra da ne zaman ayağımı Taksime bassam hep eylemlerle karşılaşıyorum ya bilmediğim dükkanlara giriyorum ya da apartmanlara dalıyorum :D yine birileri tepki gösteriyordu güzeldi aslında.Net ortamında aslan kesilmektense seslerini dışarıya duyuruyorlar.İnternet ortamı da bir güç ama onun da sınırları var.Neyse aldım tellerimi tuttum arkadaşın mekanının yolunu.
 Sokakta öküz gibi dümdüz karşıya bakarak tabi yürümüyorum.Öküz olsa bile bir yere kadar bakar.Neyse abi zaten kansızlık var eskisi kadar taf değilim de anlamadığım bir konu var.Mini mini etekli hatunlara helal olsun diyorum yani nasıl üşümüyorlarsa... Cevap olarak kalın opak çorap veya kalın tayt giyiyorum demeyin.Soğuklar öyle böyle değil yani.Hollanda'da hatunlar buradakilerden daha cıbıldı o ayrı iyi de taktik bulmuşlardı (onu söylemiyorum burada :) velasıl kelam hani milletin ne giydiği beni ilgilendirmez veya bana düşmez tabi de kutlayıp plaket mi vermeli yoksa akıl yaşına bakıp Allah'a mı havale etmeli :) ?

 Siz siz olun bünyeyi sağlam tutun her yerinizi açmayın kaptığınız ufak bi soğuk,acayip hasta edebiliyor yakın çevremden biliyorum hani taze yaşanmış hatalıklar var.İç donu komik olabilir ama ufak bir tavsiye dağcılar için satılan termal içlikler işinizi hayli görebilir,hem alt için hem de üst deneyin pişman olmazsınız.Bu da reklam gibi oldu neyse öyle işte.Ah bu havalar yakmayın bizi.Bu soğuk günlerde de içimi ısıtan yaz şarkılarına veriyorum kendimi.Hoşçakalııııııın

7 Aralık 2010 Salı

Vat iz di metriks abi? Kalmadı gülüm

 Cep telefonu pazarında dizayn kalıplarının dışına çıkan bir marka doğuyordu.Nokia adlı şirket malzemeyi iyi pazarlamasını çok iyi bildi o zamanlar sinemalarda fırtınalar estiren Matrix serisine kendi telefonunu ekledi 8110.O zamanlar pek kapaklı telefon yoktu piyasada (takoz haricindekiler o kapakta neye yarardı bilinmez) Matrix filminin fragmanında gördüğümüz o "Şlak şuluk" efekti ağzımızı sulandırdı.Vay anasını ne de güzel kayıyor kapak hemen açıyorsun falan diye kendi kendimize evde gelin güvey oluyorduk,babalar kan ağlıyordu What is the Matrix? Diyerek.Hiç unutmuyorum bende o zaman Motorola "cd 930" vardı takozun biraz evrimleşmiş hali diyebiliriz.

 Hiç unutmuyorum,kafamız deli dolu ortaokul ortalarında tahsilli gençleriz yine böyle akşam antrenmandan çıkmışız arkadaşla otobüs bekliyorduk bakırköy'de o esnada önümüzde bir teyze durmuştu.İlla fırlamalık yapacağız ya takılıyorduk kendi aramızda,sonra teyzenin eli çantaya gitti bir an ve artık o günden sonra her şey değişmişti teyze eline aldığı 8110'u çıkarttığında gökten taş yağacak diye bekliyorduk ki o sesle bir gaza geldik "Şlaaaak" diye kayan kapak açıldı.Teyze daldı muhabbete biz çıktık kerevetine veya bir şeylere işte.Heeey gidi hey zamanın gaza gelinip alınan telefonlarından biridir.Sonra yılan oyunları ile gönüllerde taht kurdu falan fişman he unutmadan 3210 ile de kapağı değiştirilebilen telefonlar pazarını da Nokia başlattı diyebiliriz izin varsa yüksek makamdan.Hadi hoşçakalın bakem.

Ateş Basar (Glee)

 Müzikallerle aram pek yoktu 14-15 yaşlarına kadar sonra ne olduysa ben devamlı eskileri sevmeye başladım önce Grease'in müziklerine bittim bir deee geçen sene başlayan Glee adlı diziye.Pek bir hareketli,pek bir sıcak geldi bana bazı bölümleri yavan olabiliyor özellikle basit Amerikan muhabbetleri.Glee Club ilk olarak 1787 yılında İngiltere'de Harrow School'da kuruldu.Glee Club'da erkek ve bayan seslerinin birbiri ile karıştırılması sonucunda kısa şarkılar söyleniyordu.Günümüzde farklı boyutlara gelerek işin sahne kısmına da el atıldı.Nip Tuck'un yapımcısı olan Ryan Murphy'den böyle bir iş çıkması da baya sürpriz oldu.
 Bayan karakterlerimize sıcak basmış ki oy anam oy diye koşarak GQ dergisine koşarak poz vermişler.Ne de iyi etmişler :D fotoğrafları görünce biraz şevkim kırıldı yani o kadar sevimli tatlı dizi sen gel sonra böyle değiş falan tabi böyle halleri de güzel :D siz geçin içeri ben geliyorum diyesi geliyor insanın.Hadi bakalım gözlerinize iyi seyirler,fazla bakmayın tansiyonunuz düşmesin





5 Aralık 2010 Pazar

Ay'dan geldim

  Paranoyanın sonu yok her konuda uzar gider düşüncelerle boğuşursunuz.Hele bir de canlı örnek varsa karşınızda içinden çıkılması zordur.Rivayetlere göre öldüğü halde ölmediği iddia edilen ünlüler var; Elvis Presley,The Doors grubunun solisti Jim Morrison,şu aralar yankısı süren Michael Jackson.Ne kadar doğru bilmiyorum ama Jim Morrison'u Paris'te görenlerin var olduğunu iddia edenler var.Buraya kadar bu ünlüler ile ilgili olan çoğu bilgi iddia,rivayet ve -miş'li geçmiş zaman.

  O zaman,
 Andy Kaufman 17 Ocak, 1949 – May 16, 1984 tarihlerinde yaşamış (Çok kötü bir şaka yaptı) olan bir komedyendir ama bildiğiniz kalıplarda bir komedyen değil.Tv'de garip hareketlerde bulunan hiç konuşmadan duran veya sadece pikap açıp dinleten başkalarının kılığına girip türlü şakalar yapan bir adam.Hatta Stand-Up kavramını getiren birisi bile deniyor kendisi için.Çoğu yerde Tony Clifton adlı şarkıcı kılığına girip,sesini değiştirerek şarkılar bile söylüyormuş.Andy o kadar kafa yapmış ki milletle Tony Clifton'ın bile gerçek olup olmadığı muallakta kalmış :) normalde anlatılan Tony Clifton alt sahnelerde yer alan bir şarkıcı ve Andy bunu kullanıp onun parlamasını sağlamış ama araştırmalar sonucu sadece Andy Kaufman'ın canlandırdığı bir karakter olduğu sonucuna ulaşılmış.Andy Kaufman 84 senesinde ölümcül olan bir hastalığa yakalanıyor (Akciğer Kanseri) ve yine sevenlerini hüzüne boğuyor.Hatta 2002 yazında kanepemde man on the moon adlı parçayla kendimden geçtiğimde yahu ben neden man on the moon filmini izlemiyorum?Demiştim kendi kendime Dvd sürücüye sahip olmadığım zamanların verdiği acıyla atraksiyon yapıp orjinal vcd cd'sini alarak izlemiştim.Final sahnesinde biraz hüzüne boğulmuştum bende hele hele Jim Carrey'nin performansı o Andy'i gördüğü zamanlardaki performansının aynısını gösterdiğinden dolayı bir kez daha hayran kalmışlar (Jim Carrey hangi filmin hakkını vermedi ki?) ama 21 Mayıs 2004 tarihinde birisi çıkageldi.

 Cö ööööööö
 Ölmedim yaşıyorum diyerek herkese selam veren.Andy Kaufman'ın ta kendisiydi.Neden böyle bir şeye gerek duydu? Amaç neydi? O sırada neler hangi işlerle meşgul oldu? Bunlara cevap verilmesi gerekiyordu ama pek net bir şey yok hala etrafta.Zamanında çok paralar kazandığından dolayı starlığın verdiği bunalımdan dolayı böyle bir yol izledi diyenler de az değil.

 Bize de "If you believe they put a man on the moon" demek düşüyor.
Andy Ölmedi ahanda bakın
Vay anasını sayın seyirciler

Eğer film müzikleri ile ilgileniyorsanız sizin için kaçırmamanızı öneriyorum.Şimdilik iki tane hit olmuş hem Man on the moon hem de R.E.M. Hit'i olmuş parçalar ile uğurluyorum sizi;


Man on the moon

REM - Man on the Moon
Yükleyen bebepanda. - Öne çıkan müzik videolarını izleyin.

The Great Beyond 

R.E.M - the great beyond
Yükleyen arakis51. - Öne çıkan müzik videolarını izleyin.

Siz Beğendiniz ;)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı