13 Kasım 2011 Pazar

 Konuya nasıl başlasam derken zaten bu yazdıklarımla girişi yapmış bulunuyorum anladınız değil mi? Bu kadar gerilmeye hiç gerek yok esneme hareketleri yaparak üstesinden gelinebilinir. Gidişata bakıyorum da pek iç açıcı şeyler göremediğimden ve haliyle de "Ulan sittir et" Diyemiyorum çünkü etrafımda olan biten şeyler,aynı yer kabuğundayım diğer vatandaşlarımla. Terör, deprem, bombalama ... Ekonomi bir yandan kötü gibi gösteriliyor fakat bakıyorum deliler gibi tüketim çılgınlığı devam ediyor.Bunların bazıları medyanın görevi yani suni gündem yaratmak bazı kesimi uyutmak. Her zaman doğru haber verilecek diye bir şey yok. Neyse onun dışında bazı gözümüze çarpan hatta gözümüze giren haberleri irdelemeye;

 İzmit'te meydana gelen Deniz otobüsü olayı.84 doğumlu terör örgütü ile bağlantısı olan eleman sen gel kaçırmaya çalış. Başka işi yok, tamam amaç zaten zarar verme ama gözlemlerim doğrultusunda şu yorumları net yapabiliyorum;
1- Türkiye'nin sadece Doğu değil artık çoğu yerinin güvenli olmadığı izlenimini vermek.
2- Buna paralel yine Dış Ülkelere bunu göstermek.
3- Dışarıdan düğmeye basanların veya bastırtanların "Bakın istersek neler yapabiliyoruz!" Mesajlarını bu yoldan vermesi.

 Olarak özetleyebiliriz.Bu akşam haberlerinde de Mersin'de bir apartmanda bir dairede bomba yapmaya çalışan bir örgütün elinde de bomba patladı ve olay yerine gidildi. Avrupa Ülkeleri zaten finans yönünden kıvranıyor bizi de işte Allah kahretsin ki bu terör olayları ile oyalıyorlar. Oyalamakla kalmayıp zarar ve can kaybı veriliyor.

 Vay be! İçim rahatladı şu an he bildiğin gibi değil. Saldım daşşaklaru kanepeye oturuyorum :D ne lan bu? ABD böyle dedi diye oh mu çekeceğiz? Bırakın ya! O zaman Kandilli ne iş yapar ? Diye sorarım sizlere. Deprem olacak veya olmayacak ki olacak oluyorda aralarda. Bununla yaşamayı öğreneceğiz.1999 depreminde en önemli şey olarak ne öğrettiler? Deprem çantası yapacağız bir kere.Saniyeler var abisi, o yüzden bunu en iyi şekilde kullanmamız lazım. Yine klasik Türk aklı devreye girdi bu son depremde de binalar artık istendiği gibi yapılmayacak yok öyle böyle kardeşim sen önce tüm Türkiye'nin yer yüzü koşullarını bir dök ortaya ona göre ev yap.Her yere beton yapılacak diye bir kaide yok ki. Para hırsı yüzünden giden canların dönüşü de yok artı bunun hesabını veren de yok! Biraz daha geniş çaplı düşünmek ve sorgulamak herkesin iyiliğine diye düşünmekteyim.


DASK olayında gerçekleri hepimiz gördük.Deprem vergisi için yapılan ödemeler ne oldu? Karayolları yapılmış o parayla. Şimdi resmi işlerin içinde olan bir ahbabımın yaptığı açıklamaya göre yani yasa öyleymiş hatta bu havuzda (Havuza bak deprem için deniliyor :) toplanan para her şey için kullanılabilinirmiş :S yuh yani. Ya zaten şöyle bir şey var belki paranoyak diyeceksiniz ama kaç tane Ülke Türkiye kadar kendi yurduna envai çeşit araba markası ve fabrikası açtırabiliyor? Göya savaşlar bittikten sonra antlaşmalar imzalandı falan fişman yahu madenleri biz işletemiyoruz.Onu yapamıyoruz, yabancılara yine tanınan haklar üst seviyede.Neyse konu sapmasın. sadece özgürlüğümüz kalmış bu konuda. Kısaca Türkiye'de çok marka araba olması biraz demeyeyim fazla bir şekilde baskıdan dolayıdır. Sen çok araba için pazar aç biz de sana Karayolu yapmak için para verelim.Dask için verilen paralar nerelerde yenildi acaba çok merak ediyorum. Yeni deprem yasası deniliyor. Avrupa yakasında acayip acayip yerlerde kazık kadar binalar yapılıyor.Hayırlısı olsun Türkiyem diyorum ve burada noktalıyorum.He unutmadan Zeytinburnu tarafından geçerseniz 16/9 evleri var koskoca arazi de eşşek kadar bi onlar dikmiş o evleri ve denize de yakın ağır bir depremde kim hesap verecek? Hep soru işaretleri var ama bunları cevaplayacak kişiler veya sözler ortada yok.

12 Kasım 2011 Cumartesi

Pilim mi bitmiş?

 Net dünyasının sevgili, saygılı, mesafeli, sütlü, kremalı okuyucuları hepinizin öncelikle küçükbaş ve büyükbaş bayramınızı kutluyorum, kutlamakla kalmayıp derilerinizi evinizden alıp sene sonuna doğru deri mont yapacağım ve karşınıza geçip pis pis sırıtacağım. Kurban Bayramı artık belli bir noktadan sonra rutin işlere sahiplenir oldu. Mesela bunları sayacak olursak;
 Dananın mezbaha'dan kaçıp şehir trafiğinin bilmem neresine koyması, sonracığıma ucuz etin yahnisi yavan olur hesabı acemilerin bu kesme işlemine soyunması ve mide bulandırıcı yaralanmalara sebebiyet vermeleri. Yine mezbaha'dan kaçan dananın bu sefer semt içindeki dükkanlara kaçması :D :D ulan komik komik işler. Güzel ama dinin emirlerini yerine getiriyorlar. O kadar kemse yerlerine götürün uyarıları yapılmasına rağmen yine kaçak kesim vardı TV başında biraz baktım nerede boş arazi var hemen yüklenmişler.

 Bu Bayram'ın aslında biraz garip geçeceği bana önceden söylenmişti gibi salakça bir yaptım ve siz hala bunu okuyorsunuz.Hemen atlayın diğer satıra :D bunları yazarken keyifli gibi geliyor ama aslında çok sinirliyim sevgili okurlar, sinirden hayvan gibi çikolataya saldırdım hem yazıyor hem yiyorum, sıkılınca hem yiyor hem yazıyorum.Ayaklarımla da not tutuyorum o derece sinirliyim.

 Öğlen annanemdeydik, benim biraz işlerim vardı kuytu köşeye çekildim onları hallettim biraz sonra misafirler geldi onlarla muhabbet falan feşmekan öyle geçti.Sonra kuzenlerle Tv'ye takıldık balık avında patlama olmuş, almayanı dövüyorlarmış. Hemen bağırdım "Seninki kaç cm?" Diye. Adam yılların tecrübesi tabi "Çok uzun paçalara geliyor" Dedi ve sustum. İlerleyen saatlerde Tv'nin bozuk olduğunu anladım her 15dk'da bir (Lost dizisini izlediyseniz) Black Smoke'da ki yazar kasadan çıkan fiş sesi gibi ses geliyordu önce anlam veremedim ama reklamlar arasında VOUGE dergisinin bu ayki sayısında Benjamin Linus'u görünce şimşekler çaktı,sağnak yağış şehri hemen etkisi altına aldı. Bir de iş yerim havalimanına çok yakın her dakka Lost dizisindeki o uçak motoru sesini duyduğumla Previously on Lost'a bağlıyorum dedim sonra da kendimi Mr. Eko ile özleştirdim oldu olacak Black Smoke Mr. Eko'yu yutar hesabı Mor ve Ötesinden Festus'u söylemeye başladım;

Kim miyim?
Emniyette bir zenci
Yaşar mıyım?
Şansım yüzde elli ...





 İkinci artçı dalgası geldi, bu sefer reklamlardan ama ve birebir gerçeği gözlerimle gördükten sonra "Ya bu nasıl çelişkidir!!!" Diye fenalıklar geçirdim. İsmini vermek istemediğim bir operatör her iki saatte bir baz istasyonu dikmiş. Valla canım ya, ailede zaten bir bayram havası yaşanıyordu Kurban ile birleşince çifte bayram oldu ne yapacağımızı şaşırdık. Kimisi deliler hastanesine kaldırıldı kimi de kayıplara karıştı.

Siz Beğendiniz ;)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı