29 Temmuz 2012 Pazar

Kafayı sıfırlama aktivitesi olarak "Tatil"

 Zilleri taktı çıkı çıkı yaptı, ardına baktı ama baktığı kişi değil aynaymış. Neymiş ? Kafa olmuş aslında.

Bir şey anladıysanız yukarıdaki yazıda arap olun ya da anladıysam arap olayım. Evet bunlar delirme, saçmalama belirtileri efendim. Durmadan çalışan az tatil yapan bünyenin hatta ve hatta tatile alışmamış bir bünyenin delirmesi ya da kafayı sıyırması halinde cam kırılır ve içindeki acil durum bileti ile en yakın tatil beldesine gidilir. Ben rotamı Olimpos'a (Olympos) çevirdim. Hı şimdi bir sürü insan okuyor, genelde tatile çıkmadan bir hafta önce nereye gideceğimi soranlara söylediğimde: "Issız Adam'dan değil mi ?" Soruları ile karşılaştım. Ne alakadır onu da anlamadım tabi ama böyle bir mantık var insanlarda (bazılarında) Yani bildiğimiz veya daha önceden takıldığımız yer nedense bazı kitleler tarafından sanki sükse yaptıktan sonra katılıyormuşuz havası verilmeye çalışılıyor.

 Tabi bana sorarsan yine "Şeyimden aşşağı Kasımpaşa Futbol Stadı" modundayım efem. İki kuruşluk keyfimiz var kafa dağıtmak için hiç sallamıyorum bile. Önemli olan niyet ve amaç gerisi bahane :) Konudan kopmadan hemen kaldığım yerden bahsedeyim. Türkmen Ağaç Evleri denen hoş ağaç evlerde kaldım. şansa da önde bir yerde kaldım saat 8'de akşam yemeği için oluşan kuyrukta sona kalmamak için camdan gözlemleyebiliyordum :) Odam çift kişilik yatak, üç pencere ve duştan oluşuyordu. Zaten doğa ile başbaşasın daha ne olsun, hı belki iş çıkar diye yanıma netbook almıştım arada haberlere bakıyordum falan.

 Olympos'a gitmek için kısa bir rehber ben de eklemek isterim, klasik olacak ama yine de gitmek-gezmek isteyenlere ufak bir rehber niteliğinde olsun.

Ulaşım

* Uçak ile Antalya havaalanına iniş.
* İndikten sonra sol tarafta otobüs durağının hemen arkasında Havaş Otobüsleri ile Otogar'a geçiş.
* Otogar'ın içinden ilçeler arası geçiş'den Çıralı dolmuşlarını bulmanız lazım ki hemen dibinizde bitiveriyor sonra.
* Oradan Olympos'a geçmek için son bir dolmuşa daha binmeniz gerekiyor :) ve sonunda muhterem yere ulaşıyorsunuz. Yani toplamda uçağı saymazsanız üç tane vesayit ile içeriye giriş yapıyorsunuz. Ben havaalanından saat 17:00'da indim ve kalacağım yere gece 23:00'da vardım yol biraz uzun o yüzden öğlen uçağı veya otobüsle öğlen gelmenizi tavsiye ederim çünkü yol yorgunu olup geceye kadar o yol çekilmez oluyor. Şansa Olympos girişene kadar gittiğim dolmuşta elemanın biriyle muhabbete girdik, nerede ne yapacağımı, nerede ne var gibisinden her türlü olayı anlattı sağolsun. Sabah kalktığımda yerlisi gibi davrandım :) şaşırmadım valla.

Plaja yakın yer seçmişim :) on dakikalık yürüme mesafesinden sonra sahil kendini bütün güzelliği ile gösteriyordu. Zaten giderken etrafta o kadar çok tarihi eser var ki he buraya bakınayım, ha şuraya bakınayım derken sahil işi biraz yalan oluyor.  Hele sahile yaklaştığınızda içeride ufak bir dere yolu var orada net bir saatimi geçirdim, oturdum suyun sesine verdim kendimi. Kafa dağıtmak için birebir.



  Zamanında olan büyük deprem sonrasında deyim yerindeyse taş üstünde taş kalmamış. Ayakta durmaya direnen yapılar arasında: Tapınak kapısı, mozaikli yapı, antik tiyatronun girişi ve üst basamakları, büyük hamam, kilise duvarı ve eski mezarlar var. Gerçi antik tiyatrodan pek bir şey anlaşılmıyor ama yukarıya doğru bakınca biraz daha şekilleniyor.




  Bu kısım derenin karşı tarafı suyun ilk başladığı yerde akıntı ve derinlik az olduğundan ayağınızın azıcık ıslanmasını göze alarak karşıya geçebilirsiniz. Tiyatro ve büyük hamam o tarafta yer alıyor.







  Üstteki mozaikli yapı da tahmin edebileceğiniz üzere yer döşemesi fakat deprem sonrası parça parça hale geliyor hatta oradaki su kaynaklarının bazıları bu depremden etkilenip yerin altına doğru yol buluyor.

 Burada da iş makinesi çakıl taşlarını biraz daha serpmişti insanlar karşıya rahat geçsin diye :) 














 Kıssadan tatil özetimiz böyle ne yaptığımı anlatmama hiç gerek yok ki öyle bir yazı değil. Sadece tavsiye edilecek bir yazıdan ibaret. Aklınızda bulunsun plaja girmek ücretli adamlar bildiğiniz turnike sistemi yapmışlar :D  on girişlik plaj kart denen sistem mevcut bu da 7,5 tl'ye satılıyor. Öğlenleri çoğu yerde yemek yok, favori gözlemecilerinizi yol üzerinde seçebilirsiniz.

 Herkese iyi tatiller

11 Temmuz 2012 Çarşamba

İlişki içinde çelişki

Normalede bu tarz konular üzerine pek yazmayı sevmiyorum çünkü hep insanların biribirine olan üstünlüğü varmış gibi gösterildi yıllarca veya bir kulvara geçin bakın karşı taraf size böyle davranıyor silahlarınızı çıkartın denildi.

 Bu bahsettiğim olay ise Türkiye'de ilişki veya evlilik de diyebiliriz.

Olayın köküne inersek diye bir şey söylemeye gerek yok çünkü bu olayların başlangıç şekli yok ama insanların neden bu şekilde davrandığını açıklamak için ortada baya bir kötü malzeme var. Toplumumuz devamlı baskıcı oldu tabi burada çoğunlukla kelimesini kullanmak daha uygun olur çünkü yine eskilerde de isteyen istediği ile beraber oluyormuş görücü usulüne göre. Şimdiki zamana bakarsak etrafta devamlı bir mutsuzluk tablosu var. Ayrılanlar, karaları bağlayanlar ve hiç bir yere ait olmayanlar. Bunlar duygu durumları tabi olacak ama bu işin içindeki piçlik ise kadın-erkek üstünlüğü diye bir şeyin çıkmasından dolayı oldu. Toplumumuzda kadın devamlı baskı gördü, erkek bu baskının en başı hatta şiddet uygulayan birey tasvir edildi. Filmler çekildi, kitaplara konu oldu. Bunun bir de ters tarafı da vardı baskıcı ve şiddet ugulamayan erkekler bunları yazarken yine belirteyim erkekleri de tutan bir yazı değil. Tamamen ortada görülenlerdir. Dünya'da  ya çok kötü var ya da çok iyi ortası olan durumlar çok nadir. Hani demin dediğim madalyonun diğer yüzü.

 Evet insan ilişkileri günümüzde pek parlak değil ama bir o kadar da iyi giden taraflar da var ama bu gösterilmiyor. Neden ? Eğer insanlara çıkış yolu gösterirseniz onlar kurtulmak için kaçacaklar ve geri gelmeyecekler. O yüzden toplumla uğraşmak veya kendi yararlarına çıkar sağlamak daha keyifli geliyor. Bunu asıl konumuza bağlayacak olursak öncelikle;


 İlişki yaşamakta zorlanan hatta yaşayamayan özürlü bir toplumuz !!!

Neden ? 

Etrafınıza yine bakın o bana böyle yaptı, ben onu böyle sevmiyorum veya işte en kaba tabirle ilk tanışmalardan sonra ergen lafı misali köpek çektiren taraf göya kazanıyor veya köpek gibi sürünen en sabırlı ve en sadık kişi ünvanını kazanıyor :D bu ne ? Şaka değil mi ? Malesef bu coğrafyada işler böyle yani gençler bu şekilde akıl alıyor veya alter egoları böyle gösteriyor herhalde.

 Öyle şikayet ediliyor, böyle şikayet ediliyor. Osundan rahatsız, yok yemek yiyişinden rahatsız... Allah ağız vermiş, dil vermiş. Konuşup beraber tartışmak varken bile bir samimiyetsizlik var. Şu yaşıma kadar hiç şunları duymadım geçinemeyen veya ayrılan bireylerden " Biz her şeyi denedik, konuştuk, kendimize çeki düzen vermeye çalıştık" Tabi burada iki kişinin de ne kadar birbirini istediği önemli. Yoksa memleketin çoğunluğu maymun iştahlı. Çok kişiyle çıkanlar yüksek skorlara imza atıyor sanırım yine anlamadıklarım arasında :) veya sadist ruh halleri ortaya çıkıyor ayrılık acısı çekmeyi seviyor insanımız. Alemlerde sürümeyi alkolle sevişmeyi seviyor...

ve en çok üzüldüğüm noktalardan birisi de efendim, insanımız at gözlükleriyle yaşıyor ben demiyorum ki zamanı gelene kadar bütün etraftakileri elden geçirin ama öyle bir hayat yaşıyoruz ki tam evlilik çağına geliyor örneğin bir birey. Evlendikten sonra göz açılması vardır :D işte ondan sonra zampara tabir edilen tipler üremeye başlıyor.

E sorarlar adama kardeş bu zamana kadar neredeydin ?

Cevap yok her iki birey için de tabi. Ne o görsen formaliteden evet ve hayırlar karı-koca ilan edilmeler... Yeni moda haline gelmiş gibi "Ya evlen, çocuğu yap adamı veya kadını boşa" Her şeyi bu kadar nasıl basite indirgiyebiliyorlar anlamıyorum. Bunları bir insan bünyesi yapamaz...

Aklı karışık bünyeler daha fazla sapıtıyor ve saçmalıyor bunlar çarktan sızanlar veya parçaları uymayanlar.

Fazla sıkmadan sadede gelmek istiyorum. 

Bir ilişki yaşayamayan topluma sahibiz. İnsanların birbirine nasıl davranacağını bilmeyen. Evet iki farklı dünyanın insanı bir araya geliyor tabi ne yapacağını bilmez ama burada anlatılan davranış biçimleri. Ne erkek erkek gibi ne de kadın kadın gibi. Deyim yerindeyse yine göt-baş oynaması var kimse kusura bakmasın. Her birey kalıbı gibi davranırsa ve e istediğini bilir bir şekilde davranırsa o zaman biraz daha normal hayatlar göreceğiz. Hayat sadece tv'deki diziler veya filmler gibi değil...


Gerçekleri de kabullenmek lazım. Herkese iyi sıcaklar :)

Belki bu durumu özetleyecek şakayla karışık bir harita hazırladık. Neden hep bunalım havası var ? :D 
 
 

Siz Beğendiniz ;)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı