10 Aralık 2011 Cumartesi

Madeline Follin (Hastasıyım)

 Kediler sokaklarda anlamsız anlamsız gezerken,köpekler ise sigara böreği yerken ben ne yapıyorum? Siz ne yapıyorsunuz? Portakalın ve elmanın asit düzeyi aynı mı lehnnn?

 Sıyırdım farkındaysanız aklım başımda değil. Şimdi bunu geçelim de gelelim asıl konuya.

 Ne zamandır şöyle güzel bir sese,güzel bir albüme hasrettim taaaa ki yanlışlıkla ve uykulu bir bünyeyle klip ararken. Cuma gecesi arkadaşa bir parça atacakken elim yanlışlıkla "Cults" grubunun "Abducted" adlı parçasına gitti ve iyiki de gitmiş. Hayatımda en zevk aldığım bir hata oldu sanırım. Grubumuz Indie Pop icra etmektedir fakar şöyle bir şey var 80-90 kuşağının enerjik hissini vermektedir. İnanmıyorsanız dinleyin ulen adamı hasta etmeyin demiyorum bakın anlatıyorum. Bu enerjik hissini veren sadece kullanılan enstrümanlar veya sound dışında vokal olan Madeline Follin ablanın o tatlı ve şeker sesi :)


 Hala Madeline Follin'in kim olduğunu çıkaramadıysanız pazar günleri gazeteler ile verilen bulmacalar içindeki iki resim arasındaki farkı bulun kısmını inceleyin lütfen. Imogen Heap-Feist ve Grace Slick üçlemesinden sonra yeni birisini daha kabul ettik aramıza o da Madeline ablamız canımız kanımız.

 Cults yeni kurulan bir grup ama ilk albüme göre hiç de yabana atılacak işler yapmamışlar. Helal olsun diyorum, tavuk-pilav ve ayran ısmarlıyorum. İlk albümde grupla aynı ismi taşıyor. Dikkatimi çeken iki parça var ilki tanıştığım parçaları Abducted ikincidi de You Know What I Mean. Onun dışındakiler de tabi ki güzel ama hoşuma gidenler içinde ilk sırayı bunlar aldı. He bak bu adam kendine müslüman anlattı anlattı canımız çekti, sevdirip gitti demeyesiniz diye iki parçayı da sizlerle paylaşalım.
Kısık sesde sessiz bir yerde de dinlenebilecek bir ses bu veya çok neşeliyseniz hatta ve hatta kafaysanız :D tatlı bir saykodelik modu da yaşayabilirsiniz.















Bu klipte de Küçük İbo'yu oynatacaklarmış ama kazık kadar olduğu için vazgeçmişler bu hobbiti bulmuşlar;

4 Aralık 2011 Pazar

What is this? This is a Eşşeğin Ayağı

 Sevgili sanal alem okuyucuları,klavye delikanlıları ve sosyal-asosyallik arasında gidenlerim. Hepinize kucak dolusu sevgileri sunuyorum ve hemen yanımdaki uzaylı konuğuma dönüyorum. 51. Bölgeden bize bol radyasyonlu şekerler getirmiş sağolsun...

 Gözümüze çarpan ciddi başlıklarla bu[ara]da sizlerleyiz.


  Katliam virüsü geliştirilmiş. Afferim lan valla afferim alkışlayacağım ama her yerim kireç tuttuğundan şeyimle alkışlıyorum sizi. Hollanda'da Erasmus Tıp Merkezi'nde Ron Fouchier abi başka işi gücü yok hani bilime nasıl faydalı olurum veya ne yaparsam daha iyiye gideriz işlerini bırakmış. Mallama sen gel herhalde playstation'da çok Residen Evil oynadı, katliam virüsü geliştir. Olur mu böyle şey ya? Sevgili okurlar siz söyleyin. Şeytan diyor git bas Tıp Merkezini ağzının orta yerine iki tane çarp adam akıllı da aklı yerine gelsin denyonun. Tamam günümüzde artık savaşlar silah,taş,sopa vs. ile yapılmıyor da bu kadar göz dağı vermek de saçma yani. Aşı deseniz zaten onlar hastalıkların yayılması için bir piyon.Bunu da H5N1 ( Bu ne  lan 5N 1K gibi) kuş giribinden geliştirmiş. Açıkçası kınıyorum ve özet olarak da y@?!raaa yedik sonumuz hayrola.

 Geçen arabayı yıkatıyorum inanır mısınız pırıl pırıl oldu sonra arkaya bir baktım beni yıka,beni sil,abi beni sev yazıları çıktı anlam veremedim. Belki de vermek istemedim.

 Alişan abimizde ne zaman yüzünde güller açsa bir haller oluyormuş. Havada durdu şahitleri var gibi değil bu bambaşka bir şey. La la la, ho ho ay aman çok mutluyum triplerine girdiğinde evindeki duvarlarda ibranice yazılar çıkıyormuş,silince yine çıkıyormuş. Şimdi abi birincisi gözleri iyi bir hastanede kontrol ettirmekte fayda var ikincisi tavuk karası olmuş olabilirsin. Üçüncü olarak da hangi temizlik maddesini kullanıyorsun? Bir ACE-Domestos ikilisi ile bu sorunun üstesinden gelebilirsin diye düşünüyorum. Bkz. Ayşe Teyze ile ilgili blogum..Umarız en kısa zamanda bu hastalık geçer de kendisini ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde görmeyiz.


 Evde çok gizli bir sığnağım var ne bulsam oraya saklıyorum hatta iki tane atom bombası bile var. Zor günler için hani can sıkıntısında patlatılacak bir şey değil. Küçükken annem tembihlerdi hep olum boş bulduğum atomları eve getirme diye.

 Türkiye'nin en az 10 atom bombası var! Bu kalıp neredeyse 5-6 seneden beri ABD (İşin ingiltere tarafı da var) hangi ülkeye girmek istese bu bahaneyi ve dikkat edin Kitle imha silahları var! Bahanesini kullanıyor  ben de kıllanıyorum haliyle. Yalan dolan yapmaya gerek yok varsa bile dış güçlerden izinsiz kullanılamaz yoksa bile demin bahsettiğim konu geçerli. Bize saldırmak istiyorsanız açık açık sözlemeniz yeterli.

13 Kasım 2011 Pazar

 Konuya nasıl başlasam derken zaten bu yazdıklarımla girişi yapmış bulunuyorum anladınız değil mi? Bu kadar gerilmeye hiç gerek yok esneme hareketleri yaparak üstesinden gelinebilinir. Gidişata bakıyorum da pek iç açıcı şeyler göremediğimden ve haliyle de "Ulan sittir et" Diyemiyorum çünkü etrafımda olan biten şeyler,aynı yer kabuğundayım diğer vatandaşlarımla. Terör, deprem, bombalama ... Ekonomi bir yandan kötü gibi gösteriliyor fakat bakıyorum deliler gibi tüketim çılgınlığı devam ediyor.Bunların bazıları medyanın görevi yani suni gündem yaratmak bazı kesimi uyutmak. Her zaman doğru haber verilecek diye bir şey yok. Neyse onun dışında bazı gözümüze çarpan hatta gözümüze giren haberleri irdelemeye;

 İzmit'te meydana gelen Deniz otobüsü olayı.84 doğumlu terör örgütü ile bağlantısı olan eleman sen gel kaçırmaya çalış. Başka işi yok, tamam amaç zaten zarar verme ama gözlemlerim doğrultusunda şu yorumları net yapabiliyorum;
1- Türkiye'nin sadece Doğu değil artık çoğu yerinin güvenli olmadığı izlenimini vermek.
2- Buna paralel yine Dış Ülkelere bunu göstermek.
3- Dışarıdan düğmeye basanların veya bastırtanların "Bakın istersek neler yapabiliyoruz!" Mesajlarını bu yoldan vermesi.

 Olarak özetleyebiliriz.Bu akşam haberlerinde de Mersin'de bir apartmanda bir dairede bomba yapmaya çalışan bir örgütün elinde de bomba patladı ve olay yerine gidildi. Avrupa Ülkeleri zaten finans yönünden kıvranıyor bizi de işte Allah kahretsin ki bu terör olayları ile oyalıyorlar. Oyalamakla kalmayıp zarar ve can kaybı veriliyor.

 Vay be! İçim rahatladı şu an he bildiğin gibi değil. Saldım daşşaklaru kanepeye oturuyorum :D ne lan bu? ABD böyle dedi diye oh mu çekeceğiz? Bırakın ya! O zaman Kandilli ne iş yapar ? Diye sorarım sizlere. Deprem olacak veya olmayacak ki olacak oluyorda aralarda. Bununla yaşamayı öğreneceğiz.1999 depreminde en önemli şey olarak ne öğrettiler? Deprem çantası yapacağız bir kere.Saniyeler var abisi, o yüzden bunu en iyi şekilde kullanmamız lazım. Yine klasik Türk aklı devreye girdi bu son depremde de binalar artık istendiği gibi yapılmayacak yok öyle böyle kardeşim sen önce tüm Türkiye'nin yer yüzü koşullarını bir dök ortaya ona göre ev yap.Her yere beton yapılacak diye bir kaide yok ki. Para hırsı yüzünden giden canların dönüşü de yok artı bunun hesabını veren de yok! Biraz daha geniş çaplı düşünmek ve sorgulamak herkesin iyiliğine diye düşünmekteyim.


DASK olayında gerçekleri hepimiz gördük.Deprem vergisi için yapılan ödemeler ne oldu? Karayolları yapılmış o parayla. Şimdi resmi işlerin içinde olan bir ahbabımın yaptığı açıklamaya göre yani yasa öyleymiş hatta bu havuzda (Havuza bak deprem için deniliyor :) toplanan para her şey için kullanılabilinirmiş :S yuh yani. Ya zaten şöyle bir şey var belki paranoyak diyeceksiniz ama kaç tane Ülke Türkiye kadar kendi yurduna envai çeşit araba markası ve fabrikası açtırabiliyor? Göya savaşlar bittikten sonra antlaşmalar imzalandı falan fişman yahu madenleri biz işletemiyoruz.Onu yapamıyoruz, yabancılara yine tanınan haklar üst seviyede.Neyse konu sapmasın. sadece özgürlüğümüz kalmış bu konuda. Kısaca Türkiye'de çok marka araba olması biraz demeyeyim fazla bir şekilde baskıdan dolayıdır. Sen çok araba için pazar aç biz de sana Karayolu yapmak için para verelim.Dask için verilen paralar nerelerde yenildi acaba çok merak ediyorum. Yeni deprem yasası deniliyor. Avrupa yakasında acayip acayip yerlerde kazık kadar binalar yapılıyor.Hayırlısı olsun Türkiyem diyorum ve burada noktalıyorum.He unutmadan Zeytinburnu tarafından geçerseniz 16/9 evleri var koskoca arazi de eşşek kadar bi onlar dikmiş o evleri ve denize de yakın ağır bir depremde kim hesap verecek? Hep soru işaretleri var ama bunları cevaplayacak kişiler veya sözler ortada yok.

12 Kasım 2011 Cumartesi

Pilim mi bitmiş?

 Net dünyasının sevgili, saygılı, mesafeli, sütlü, kremalı okuyucuları hepinizin öncelikle küçükbaş ve büyükbaş bayramınızı kutluyorum, kutlamakla kalmayıp derilerinizi evinizden alıp sene sonuna doğru deri mont yapacağım ve karşınıza geçip pis pis sırıtacağım. Kurban Bayramı artık belli bir noktadan sonra rutin işlere sahiplenir oldu. Mesela bunları sayacak olursak;
 Dananın mezbaha'dan kaçıp şehir trafiğinin bilmem neresine koyması, sonracığıma ucuz etin yahnisi yavan olur hesabı acemilerin bu kesme işlemine soyunması ve mide bulandırıcı yaralanmalara sebebiyet vermeleri. Yine mezbaha'dan kaçan dananın bu sefer semt içindeki dükkanlara kaçması :D :D ulan komik komik işler. Güzel ama dinin emirlerini yerine getiriyorlar. O kadar kemse yerlerine götürün uyarıları yapılmasına rağmen yine kaçak kesim vardı TV başında biraz baktım nerede boş arazi var hemen yüklenmişler.

 Bu Bayram'ın aslında biraz garip geçeceği bana önceden söylenmişti gibi salakça bir yaptım ve siz hala bunu okuyorsunuz.Hemen atlayın diğer satıra :D bunları yazarken keyifli gibi geliyor ama aslında çok sinirliyim sevgili okurlar, sinirden hayvan gibi çikolataya saldırdım hem yazıyor hem yiyorum, sıkılınca hem yiyor hem yazıyorum.Ayaklarımla da not tutuyorum o derece sinirliyim.

 Öğlen annanemdeydik, benim biraz işlerim vardı kuytu köşeye çekildim onları hallettim biraz sonra misafirler geldi onlarla muhabbet falan feşmekan öyle geçti.Sonra kuzenlerle Tv'ye takıldık balık avında patlama olmuş, almayanı dövüyorlarmış. Hemen bağırdım "Seninki kaç cm?" Diye. Adam yılların tecrübesi tabi "Çok uzun paçalara geliyor" Dedi ve sustum. İlerleyen saatlerde Tv'nin bozuk olduğunu anladım her 15dk'da bir (Lost dizisini izlediyseniz) Black Smoke'da ki yazar kasadan çıkan fiş sesi gibi ses geliyordu önce anlam veremedim ama reklamlar arasında VOUGE dergisinin bu ayki sayısında Benjamin Linus'u görünce şimşekler çaktı,sağnak yağış şehri hemen etkisi altına aldı. Bir de iş yerim havalimanına çok yakın her dakka Lost dizisindeki o uçak motoru sesini duyduğumla Previously on Lost'a bağlıyorum dedim sonra da kendimi Mr. Eko ile özleştirdim oldu olacak Black Smoke Mr. Eko'yu yutar hesabı Mor ve Ötesinden Festus'u söylemeye başladım;

Kim miyim?
Emniyette bir zenci
Yaşar mıyım?
Şansım yüzde elli ...





 İkinci artçı dalgası geldi, bu sefer reklamlardan ama ve birebir gerçeği gözlerimle gördükten sonra "Ya bu nasıl çelişkidir!!!" Diye fenalıklar geçirdim. İsmini vermek istemediğim bir operatör her iki saatte bir baz istasyonu dikmiş. Valla canım ya, ailede zaten bir bayram havası yaşanıyordu Kurban ile birleşince çifte bayram oldu ne yapacağımızı şaşırdık. Kimisi deliler hastanesine kaldırıldı kimi de kayıplara karıştı.

24 Ekim 2011 Pazartesi

Bu sefer iki darbe ama gerçeğinden daha ağır!

 Sırf hayatımız eğlence veya işte görmek istediklerimiz ile geçmiyor. Madem yaşıyoruz her şeyiyle kabul etmek gerekiyor gülmek,ağlamak,şaşırmak...

 Sabah tüm Türkiye önce 24 sonra da 26 şehit ile ayaklandı.Hakkari'de olanlar bardağı taşırdı. Bundan önce olmadı mı? Oldu ama nereye kadar sürecekti bu didişme. Gazetelere ve tv'lere baktığımızda sadece üzüntülerini dile getiriyorlar ama iş silah satmaya gelince herkes en önden koşmaya çalışıyor. Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur bu biline. Mecliste kendilerini hanımcık ve beyfendi gibi göstermeye çalışan o ismi lazım değil parti sözde barış havası estirmeye çalışıyor ama böyle olmaz işler. İmralı'da yatan bir canavar,besleniyor mu yoksa ceza mı çekiyor belli değil. 80'e kadar idam varken ne oldu da birden katilleri korumaya çalıştık? Uzun mevzular bunlar ama göz ardı edilecek cinsten değil.

 Canımı sıkan durum şu birincisi medya zaten göz boyamak için her şeyi kullanıyor. Ülkenin başındaki kişiler yahu sen biraz sert yap da şu Millet bir kendine gelsin. Davos'ta "One Minute" demekle olmuyor. Giden geri gelmez! Çorum'da ki şehitin annesi kahrından öldü. Bir diğer baba göya hakaretten 11 ay hapis aldı. Ne yapıyoruz? Kurtarma mı yoksa ceza mı veriyoruz? Sonunda bıçak kemiğe dayandı, bordo berelilere talimat verildi. İnşallah olumlu sonuçlar ortaya çıkar da su iş biraz rayına girer. Yani ben bu[ara]dan işte klavye delikanlılığı yapmak istemiyorum tabi herkes tepkili bu yadsınamaz ama bu işte gerçekten çok yanlış var ve çoğu bünye bu dolduruluşa geliyor. Mesela gerçek örnek vermek gerekirsek; Gerçek şehit sayısı saklanıyor aslında 87 tane olduğunu okudum göya Ülke'de şehit sayısı %50'yi geçerse Devlet istifa etmek zorunda ondan hep bu rakam 26-28'lerde geziniyor. İkincisi basın kuruluşları her taktiği gazetelere,tv'lere veriyor ulan mantıklı olun yapılır mı bu yahu!!! Ters menyal veriyorsa ona bir şey demem,başımın üstüne. Üçüncüsü ordu zayıflatıldı, delik don gibi afedersin kötülemek için söylemiyorum. Yıpratıldı he ama gerçekten kata kulle yapan olduysa ve temizlendiyse ne ala ama buna da inanamıyorum.

 Tam biraz kendimize gelmeye çalışırken 23 Ekim pazar günü Van'da 7,2 depremi meydana geldi. Yer yerinden oynadı. Yine tutarsızlıklar baş gösterdi Kandilli 6,6 hissedildi dedi ama yurtdışındaki ölçümler 7,2 diyordu sonra kabul edildi evet 7,2 idi ama bunu bir faydası yok işler zordu. Göçük altında kalan yüzlerce belki binlerce insan vardı. En son okuduğum arkadaşımın iletisinde hastane çökmüştü, bebek altında kalmış. Tüylerim diken diken. SMS olarak ne kadar katkıda bulunabilinir onu bilemem ama şu anda tek mantıklı gelen açıkçası PTT KARGO , MNG KARGO , ARAS KARGO , YURTİÇİ KARGO firmalarından ÜCRETSİZ kargo gönderebilirsiniz.

Not: (Kargo firmalarının isimlerine tıklayarak resmi sayfalarına ulaşabilirsiniz ;)

 İstanbul Üniversitesi çalışanı bir bayanla konuştum ve kendileri özel bir ekip göndermişler gerçekten taktir ettim kendilerini. Onu dışında İlk gönderilecekler arasında bana nelerin yollanacağını söyledi;

1-Bebek mamaları
2-Bebek bezleri
3-Temizlik ürünleri (Sıvı sabun,deterjan vs.)
4-Battaniye ve giyecek

Onun dışında sizler de ekleme yapabilirsiniz. Temennimiz BATI-DOĞU çelişkisini bir kenara bırakıp bu olayların hiç yaşanmaması.Umarım yarınlar daha güzel olur.

 Efes Pilsen Blues Festivali'de bu seneki konserlerini de İstanbul ve sonrakiler dahil olmak üzere iptal etti ve örnek bir davranış sergilediler.Ayrıca VAN İÇİN ROCK kapsamında maddi destek için;

4x4, aslı, aylin aslım, ayşe saran, murder king, can bonomo, cem köksal, çilekeş, demirhan baylan, demir demirkan, dilemma, duman, direc-t, emre aydın, ete kurttekin, feridun düzağaç, foma, gece, gece yolcuları, gripin, haluk levent, kurban, mabel matiz, malt, marsis, melis danişmend, model, moğollar, multitap, ogün sanlısoy, özge fışkın, pamela, redd, tnk, yüksek sadakat küçükçiftlik park'da sahne alacaklardır.

16 Ekim 2011 Pazar

Ben Kimim?

 Bu köşeyi hazırlarken aslında çok düşündük,dere tepe düz gittik ama kara yolları yol bakım çalışması yapıyordu o yüzden yarıda kestik ve geldik.Kim olduğumu anlayamadıysanız hala aşağıdaki videodan belki anlarsınız;



 Şaka yeaaauv şaka. Mis kokulu,desenli cincık kadar olan hatıra defterlerinin yerini alan blog kavramına biz de kendimizi kaptırdık.Önceleri dert anlatma veya işte sosyal günlükler gibi olan bu dünya (gerçi hala var) şimdilerde biraz daha değişti.Neden? Çoğu insan kendi işinin dışında ya hobileri ile uğraşıyor ya da konser vs. aktivitelere gidip eğleniyor. Daha sonrası bunu yayınlama veya bilgilendirme ihtiyacı doğdu en azından hissedildi. Ben de bu çatı altında "Ula madem bir şeyler yapıyoruz,geziyoruz,çalıyoruz,üretiyoruz,dinliyoruz,izliyoruz,atlıyoruz,zıplıyoruz" Diyerek kendi fikirlerimiz dahil bunu zaten ayrı çerçevede belirtiyorum onun dışında objektif bir değerlendirmeye alıyorum.

 Gece hayatına daha çok vakit bulduğumuzdan,vaktine uyan ve sevdiğim,merak ettiğim performansları takip ediyorum.Vakit olursa müzisyenler vs. ile iki muhabbet ediyorum.Onun dışında deneme ile başlayan blog maceramı daha sonra şarkı sözlerine dönüştürdüm sesimin güzel olduğunu düşünmüyorum,belki günün birinde okuyacak kadife sesli birisi olur :) şimdilik sadece sözleri olmayan müzik icra ediyorum.Grubun Adı Cipstick kendim elektrik gitar,e-bow,bir tane de pandora PX5D Efekt aleti ve biricik kızım Mac'de müzik yapmaya çalışıyorum,tür ne derseniz bu zamana kadar farklı türden dinleyici olduğumdan ağırlıklı rock (ama kafa şişrmeyen) blues,caz üçgeninde giden bir döngü zamanında elektrnik müziğe de el attım ama HDD uçunca o işten fazla zevk almadım arada looplar deneyerek bir şeyler oluşturmaya çalışıyorum.Şu anda net ortamına yaydığım iki parça var aslında lastfm'de de var da oradakiyle beraber üç oluyor.Kaldı mı dohuz? Mhp'nin 40. Yıldmnümü diyorum sizlere.

Mixcloud'da Ne yapıyoruz?
Last.fm'de Ne yapıyoruz?

 Üretkenliğin ve amatör ruhun verdiği enerjiyle durmadım,çizim işleri ile uğraştım adını yine kendi bulduğum bir çizim işleri ile uğraştım.Çoğu insan inatla tribal desen dese bile kesinlikle tribal çizmiyorum.Daha çok kafam çok karmaşık olduğunda çiziyorum.Yedi-sekiz sene önce kameralarla haşır neşir oldum,edit işlerini sevdim sonraı efekt programlarına sardım ve yine dedim ki; "Ula o kadar çekiyorum,niye bir şeyler üretmiyorum?" Dedim ve sevdiğim (belki de içlerinde sizin de sevdiğiniz vardır) ama klip çekilmeyen parçalara klip çekmeye başladım.Sonra iki tane kısa film tadında atraksiyonum ve bir tane de sallamasyon film fragmanı yaptım.Bu benim için gerçekten de çok keyifli çekmesi,hazırlaması,düşünmesi,kurgusu bambaşka. Gerçek şu ki bazen oyuncu bazında sıkıntıya giriyorum hatta en çok klibini çekmek istediğim parça da She Just Wants to be.
R.E.M. - Airportman (ilk video klip)


R.E.M. - The Lifting


R.E.M. - New Orleans Ins. 1

New Orleans Instrumental 1 (Unofficial video clip) from Kapont on Vimeo.

Armin Van Buuren abi'nin sevilen parçası olan In and Out of Love parçası

In and Out of Love (Unofficial clip) from Kapont on Vimeo.


Yetmedi bir tane karakter oluşturduk; Tursun Yaptubitirdu

dedik madem bu kahraman iş hayatında önemli bir role sahip o zaman Pazar Keyfine konuk olsun;


ve sallamasyon olarak yaptığım Koş Kedi


Çok uzun geldi değil mi? İçinizden saydırıyorsunuz bana hissediyorum maksat eğlence ile girmiştik ve en önemlisi de yaş ilerledikten sonra keşke dememek için.Ergen zamanlarda radyo projesi vardı aklımızda,o proje baya yattı ayıların kış uykusundan da uzun yattı onu da hayata geçirdik.Profesyönel anlamda yardım eden olmadı fakat isterdik ki birileri bize yardım etsin hem biz hem de abiler,ablalar hep birlikte ilerleyelim ama o da şimdilik sadece net ortamında belki de sizler sayesinde Devlet Sanatçısı oluruz la :D
Mistik Dede ve Çırak Muhabbetleri :)
Soundcloud'da neler yapıyoruz?
Facebook'ta Mistik Dede ve Çırak ne yapar?
Can sıkıntısından Deviantart'da ve flickr'da uğraş veriyoruz;
Deviantart'a götür

 Tavsiyeleriniz veya başka performanslar hakkında bende karalarım derseniz sizin adınızla (veya nikiniz adı altında sayfanıza da bağlantı vererek) paylaşımlar yapabiliriz. İletişim için;

limpxit@gmail.com

8 Ekim 2011 Cumartesi

Eğlence geldi,çattı

 Merhaba ve yine merhaba canlar,ballar,mini mini birler.Son üç ay içerisine baktığımızda sayısız olaylar oldu,takip derecem fazlasıya yüksek fakat bunu sunuş biçimi gerçekten önemli.Sallamasyon yapıp da yazabilirim,kopyala-yapıştır da yapabilirim ama bana samimiyetsiz gelen bir durum.Yapamıyorsam çabalarım ama hoşuma gitmiyorsa yayınlamam,söylemem,göstermem (Annem göster ama elletme dedi.Hay Allah! :D ) yine bokunu çıkarmadan bu seneki Akbank caz festivali ve Efes Blues Festivali hakkında bilgilendireceğiz elimizden geldiğince araya başka atraksiyonlar varsa onları da sıkıştıracağız.

Not: Yazıyı bitirmeden bekleteceğimize,her gün festival başlayana kadar ekleme yapma fikri bize iyi geldi, kaslarım gevşedi.İnanmazsın baş ağrılarım gitti.

 13 Ekim- 03 Kasım Tarihleri arasında düzenlenecek olan 21. Akbank Caz Festivali bu sene on il gezecek.
 İstanbul                          Adana
 İzmir                              Kayseri
 Eskişehir                        Konya
 Ankara                           Bursa
 Van                                Erzurum









 Bu sene,biraz alışılmışın dışında bir tür yapan White Mink Babylon Lounge'da sahne alacak.Swing tarzını elekronik müzik artı caz ile harmanlayan bu grup gerçekten de hakkını veriyor.Birbirine uzak gibi görünse de performansları aksini söylüyor.



Bassdrumbone

İsime bakınca şıp diye anlayabileceğiniz bir grup ama tarzlarını belli kalıba sokmak mümkün değil.Trambonda Ray Anderson,davulda Gerry Hemingway,bas gitar ve kontrabas Mark Helias görev alıyor.

Pork parçasıyla sizleri başbaşa bırakıyoruz;


Boğaziçi Caz Korosu

 O kadar çalışma,hırs ve yılmadan istediklerini alacaklarının göstergesi olarak örnek verilebilir Boğaziçi Caz Korosu için.Açık açık biz bunu yapıyoruz ve sizden destek bekliyoruz dediler,video yayınladılar.Emeklerinin karşılığını aldılar.

Bkz. Desteklemek
 Avustuya'da düzenlenen Dünya Caz Korosu şampiyonası'nda Dünya Şampiyonu olmalarından çok bir de biletlerin tükendiğine sevindim. Umarım sadece tv'lerde veya sağda solda duyulduğu için gitmiyorlardır gidenler.Benim yerime de keyifle dinleyin diyorum.



123

123'ü bu yaz One Love Festival'de sahne alırken gördük fazla bakamadım ama albümlerinde değişik havayı yakaladım.Vokalde Dilara Sakpınar, klavyede Burak Irmak, bas gitarda Feryin Kaya, davul ve back vokalde Berke Can Özcan var.Yumuşak melodilerle trip- hop ve caz arasında giden değişik bir yolda kendi çizgilerini çiziyorlar.



devam ediyoruz bizden ayrılmayın ;)

2 Ekim 2011 Pazar

Tazecik

 Bu köşede fazla geç kalmadan yeni albümleri tanıtıyoruz.Hatta suratınıza suratınıza atıp bir dinleyin diye zorla tavsiye ediyoruz.Yok şaka hiç öyle yapar mıyım? Anne eli değmiş gibi anlatacağım,yumuşak yumuşak ohh.

  Yeni albüme imza ata ilk grubumuz RHCP (Red Hot Chili Peppers) bu sefer ki albümleri bana çok saf funk olmasa da o tarafın ağırlığını hissettiren bir albüm yapmış.Albüm kapağı da pek hoş olmuş,titreme geldi içimden :D grupta gitarist olan John Frusciante abimizin yerine Josh Klinghoffer geldi.Albümde elektro gitar fazla duyulmuyor ofak çeşniler olarak kulağa çarpıyor onun yerine dengeleyici piyano gelmiş çok da hoş olmuş.


Bu saatten sonra diyeceğimiz tek şey var,senelerdir havada kalan şu RHCP geliyor bu sene lafının bir anca gerçek olması.Kuruçeşme Arena olmasın mümkünse gelen kalabalığın yarısı zaten manzaraya geliyor.Konserle alakalı yerler yapalım duyanlar,duymayanlara anlatsın ;)





RHCP'dan bir de Factory of Faith'i beğendim;

 Pamuk Sesli Prenses

 Pamuk sesli kategorisine dahil ettiğim az sanatçaılardan biri olan Feist abla da yeni albümünü yayınladı Metals.Kendisinin terapi doktoru olmasından şüpheliyim hem rahatlatıcı hem de huzur verdiren parçalara imza atıyor ailece olmasa bile sülalece dinliyoruz dersek yanlış bir ifade kullanmış olmayız.Kendisini 1-2-3-4 ile keşfettik hatta şöyle ki marka ismi vermeyeyim bir mp3 çalar reklamındaki şarkıdan keşfettik o,bu,şu derken bu güzeli bulduk.

 Not: The Bad in Each Other parçasını bulabilirseniz onunla başlayın ;)



 How Come You Never Go There parçası ile başbaşa bırakıyoruz.



 Kasabian

 Club Foot albümünden yine albümle aynı ismi taşıyan parçalarıyla şöyle tek kaşı kaldırmış dede gibi baktırdı kendilerine ve dikkatleri üzerlerine çekti ve itti sonra yine çekti.III. albümleri olan ve çok sevdiğim eskiden yaşamış olan bir dinazorun adını vermişler; Velociraptor.Ezgilerine baktığımızda eskilerin tadı olduğunu görüyoruz yani 80'lerin tadı yakalanmaya çalışılmış gibi.Hatta gitar sound'u bile öyle yani valla bak adamlar yaylı grubu bile eklemiş değişik bir aleme akıyor hafif saykodelik tıngırtılar da mevcut,zaten acid turkish bath diye bir parçaları da var :)







182 defa maşallah 

 Kıpır kıpır bir enerjiye sahip olan Blink-182 2003'de kendi isimleriyle aynı adı taşıyan albümleriyle bizi uğurladı.Bundan sonra herkes solo projeleriyle haşır neşir oldu taa ki 2011 çıkışlı Neighborhoods albümüne kadar. Belki bu kadar aradan sonra biraz daha oturaklı bir ritimde devam ederler diye düşünüyordum ama fazla değişmemiş yine punk-rock ezgileri devam ediyor.





Up All Night parçasına klip çekilmiş;










şimdilik bu albümleri tanıttım,bir iki tane daha olabilir,onları da ekleyeceğim efenim.Hadiyin görüşürük.

Arkalara doğru ilerleyelim lütfen!

 Sabahtan işlerim vardı,halletim ve eve geldim.Geldiğim gibi de kafayı hoooop yastığa emanet ettim.Öyle bir uyumuşum ki dışarıda saç traşı olmak istemeyen veletin anırması bile uyandırmadı beni.İsterse dabıl anırsın umrumda değil,saçları bülbül yuvası gibi dolaşır.

 Bu[ara]da anne-babalara çok büyük görev düşüyor.Zaten sebzelere kendi çaplarında savaş ilan eden bu bünyeler ilerde makaslarla veya traş bıçaklarıyla hayata negatif bakacaklar.Böyle olsun kimse istemez,haydi gelin hep beraber bu küskünlüğe son verelim diye saçma sapan şirinlik taktikleriyle bu iş olmaz.

 Çözümü sevgiyle yaklaşmak.N'oooldu? Şaşırdınız değil mi? Valla siz çocuklarınızı traş ettirirken ben tüm İstanbul çapında akbilleri İstanbul Kart'a dönüştürüyor olacağım bu da başka bir ayrıntı.Sevgi dedik,saç dedik,kıl-tüy dedik.Bir dondurmayla ne bileyim ya da elinde balonla berbere götürün yok balon patlar şimdi berberler bazen heyecanlanıp,havada makaş şaklatıyor o zaman bütün planlar suya düşmesin.Dondurma da kıllanır ama kıllı dondurmadan bir şey olmaz.O kadar İsveçli bilim adamı test yapıyor hergün.Boru değil,pipet.Çocuğumuz bu alışkanlığı kazandığında sizden zaten ömür gidiyor biliyoruz aynen şu laflar çıkacak "Ay ömrümden bir beş sene gitti" kimi yörelerde bu altı,yedi,sekiz olarak değişiyor.Metropol kesimde dört olmuşluğu da vardır.Sonra aşağıdaki ablamız gibi kafayı ister F-16 Tomahawk füzeli,isterseniz de Apache Helikopter modeline bürüyebilirsiniz.

Yazımızın ilerleyen sayfalarında,bizden iki kişilik tahtalı köye bedava tatil kazanabilirsiniz.Bizden ayrılmayın!

  Burası kurak,evet tam bu[ara]ya

 Hayatta bazen gördüklerimiz kimi zaman üzüyor kimi zaman sevindiriyor.Kimi zaman da öyle değişik duygular tattırıyor ki sevinç ile şaşkınlık arasında kalıyoruz,diğerinin t-shirt'ünü de çekiştirip bak ulen oğluuuum diye cama yapıştırıyoruz.İşte bu fotoğrafta o güzel anlardan biri.Biz yeryüzünde küçücük,minnacık gezerken sadece üstümüze yağan yağmuru görüyoruz ve dans ediyoruz. 

 Bu tad içinde başka bir anım daha var.O da Kanarya Adalarından dönerken altımızdan geçen uyuyan şehirdi.Üstüne üstlük uçakta Güneşin doğduğuna şahit oldum :) böyle mükemmel duygular uyandıran anlar insanı daha mutlu ediyor kanımca.Kinder Sürpriz mi,bu mu derseniz ben bu kısmı seçerim.Fotoğraf profesyönel olmadığından kusurumuza bakmayınız ancak o kadar somut bir ürün elde edebildik ama görülebilecek kadar da güzel diye düşünüyorum.


Güneş orada ufacık bir nokta gibi gözüküyor ama yirmi dakika olmadan eşşek kadar oldu sevgili okurlar.Uçakta aslında çok şahit olacağınız şeyler var ki ama bazıları sadece havada geçirilen can sıkıntısı olduğunu düşünüyor.Onlara da sadece kolonyalı mendilllerini iyice koklamalarını söylüyorum.




NORVEÇ

 Soğuk ülkeleri sevme hikayem Hollanda ile başladı.Normalde zaten soğuğa gelemeyen bir tipim ama yeminlen abisi var ya yani kendimden geçtiğim ülkelerden birisidir.Neden dersek gerçekten o havayı teneffüs edince sıcacık geliyor ve o aradığım karanlık İngiliz atmosferine sahip.Dağılmadan Norveç'e gelelim şimdi bir kere hayat şartlarının iyi olduğu bir yeri herkes ister tamam orada eşşek gibi vergiler ödüyorsunu ama hiç olmazsa tatil için birebir geliyor.Doğallığı bozulmamış ve sanki film stüdyosundan çıkmış yapılar,yerler var.Yazın dört günlük Alanya macerasından sonra oradaki insanları da biraz tanımış olduk.İklim soğuk ama insanlar sıcak ve hemen  muhabbete başlıyoruz.Zaten bir bizim Ülkede yok böyle bir şey. (Mesela İtalya-Bormio sokaklarında her gördüğümüze selam verebiliyorduk) Norveç olmazsa İsveç-Finlandiya gidilecekler arasında.Sizi iki tane kendinizden geçiren video ile baş başa bırakıyorum,hoşçakalın;


Summer in Norway from Eva Sturm on Vimeo.



Norwegian Skies from Eva Sturm on Vimeo.

23 Eylül 2011 Cuma

Ay çok pardon! Cırt oldu :)

 Şimdiki nesil biilir mi? Peeeeh diye girmeyeyim moralinizi bozmayayım,keyfinizi kaçırmayayım.Eskiden kullandığımız ürünler,giydiğimiz giysiler daha kullanışlıydı ve dayanıklıydılar.Arada tek tük arıza çıkartırlardı.Kapitalist düzende şimdi her şeyin yolu var madem dayanıklı tüketim malzemesi aldın sene sonunu görmeden bozulması lazım ki yedek parçadan kazansın firma. Falanda filan neyse bunu bir de aldığımız giysiler üzerinde de görmek mümkün.Ya yırtılıyor,ya da kolayca deforme oluyor.İstemediğimiz hareketler,atraksiyonlar bunlar.


 Şimdi dışarıya baktığımız zaman cart man,curt man,uçan adam,kaçan adam sürüsüyle kahraman var bizde de var hatta içimizden biri,o içimizden biri olan kişi de Ayşe Teyze :) beyazlar beyaz gibi olmadığı zamanlarda ya da ne bileyim kumaşlar çok yıprandığında yeminlen bak C Vitamini gibi imdadımıza yetişirdi daha doğrusu ev hanımlarının imdadına yetişirdi.Ula bu kim? N'oluyoruz? Demeden olaya el atar anında çözerdi CSI Miami-NY yanında halt etmiş,lehhhhn dağılın Ayşe Teyze bu[ara]da.



Yanda görmüş olduğunuz ablanın dramı da ayrı,valla kaseyi cırtlatmış.Geçmiş olsun diyoruz en kısa zamanda ziyaretine geleceğiz.Öpüyorum :)








Sizi önce çok sevgi dolu bir kazazede videosu ve ardından da Ayşe Teyzemizin videosu ile başbaşa bırakıyorum kalın sağlıcakla.Havalar soğuyor üzerinize bir şeyler alın.


20 Eylül 2011 Salı

Bir dakikada neler oluyor ohooo haberin var mı gurban?

 Sevgi kelebekleri bizden.Poğaça,açma,kısır,pasta,çörekler sizden çünkü ben çok yoruldum geçen haftadan biraz hizmet edin bana iki laflarız bir de altın günü al sana takım çalışması.

 Zaman ne kadar çabuk geçiyor diye günde belki de sene içerisinde çok kullanıyoruzdur bu lafı ama bir dakikaı ele aldığımızda ve bunu Dünya geneline yaydığımızda azımsanmayacak şeyler oluyor.Araştırma yapmışlar (zaten yapmasalar olmuyor bok var) 1 dakikada ( 60 saniye) içerisinde internette neler olduğunu tespit etmişler.Bazılarını sıralamak gerekirse;

60 ve üzeri yeni blog girdisi yapılıyor
70 ve üzeri domain kaydı yapılıyor
600 yeni video Youtube'a upload yapılıyor
13.000 application (uygulama) iphone telefonlara yükleniyor
168 Milyon elektronik posta yollanıyor

daha devam etmeyeyim bayıldım,resime tıklayınca büyüyor dilerseniz kendiniz zevkle okuyun :)

18 Eylül 2011 Pazar

Tren gelir,hoş gelir

 Sevgili okurlar nasılsınız yahu? Bu satırları bir pazar sabahı hatta öğlenine doğru yazıyorum siz bunları okurken ben çok uzaklarda olmuyorum kafam acayip davul oldu arka otoparkda deli gibi araba yıkıyorlar bir de üstüne üste yeni bi eleman taşındı evin duvarını her bokunu değiştiriyor valla ben kendimden geçtim ama siz geçmeyin gelin kaynaşalım hatta sıkı sıkı sarılalım (bkz. teletubbies)  Bu aralar yine kayış kopartan ve mala bağlatan haberler oldu kimisini ciddiye alıyoruz kimisine de "Ne diyo la bu?" Deyip çekirdek çıtlatıyoruz.

Ver bir cigara böreği de kendimize gelek!

 Adapazarı'nda ki abiler böreğin isminden rahatsız olmuşlar abisi,böyle kanepede yatarken herhalde arkadan biri dürttü ulan bir şey yapmalı şarkısını mırıldatırken rot balansı yamuk yapmış.Neymiş? Sigaraya özendiriyormuş,yahu bırakın vala bırakın size diyorum yani boş işleri bırakın.Ben ömrü hayatımda sigara böreğini sigara gibi kullanan bir-iki çocuk görmüşümdür o da bir benim ufaklığım diğeri de arkadaşımdı.Onun dışında misafirliklere gelen veletlerde araştırma yaptım,kadın günlerinde bulundum ama sıcaklığından ve lezeetinden dolayı ya tutamayan ya da hapur hupur camış gibi yiyen çocuklar gördüm bunu da bilginize sunarım.

Ara Notlar: Trabzon Inter'i kendi evinde yendi facebook'ta bir gecede Trabzonspor olanların sayısı 500 hani benim tespitim.belki daha fazladır.

 Abazan Mode "ON"

 Tecavüz olayları yine AVM sezon sonu indirim gibi birden patladı,düşünün bir de bu kadar gündeme vurmayanlar var.Neyse moral bozukluğu olan bir haber ve en son mahkemede verilen kararda "Tecavüzcüyle evlensin" kararı herkesi şoke etti.Sallamamazlığın da göstergesi olabilir diyorum.Zaten biliyoruz ki kıyamet devrinin çocuklarıyız hani en azından yüzümüzü güldüren haberlere açız.Gerçi magazin dünyası hep keyifli değil mi?




 Ortalıklarda bildiğimiz ve devamlı dönen muhabbet; "Ya abiler bu kızlar neden korkuyor,çekiniyor?" alın işte cevap anahtarı öyle optik formla da uğraşmaya gerek yok.
Daha detay isterim,mağdurum ben mağdur!

 Abi gözlüğü versene.Güneş'i görücem

 Avusturya'da 30 yıl Güneş görmeyen şempazegiller sonunda gün yüzü gördü biz de Kapalı Çarşı'dan aldığımız kınaları sandıktan çıkartıp yaktık.Şakası bir yana yani ciddi bir rakam hayvan devamlı teste tabi tutuluyor,kan veriyor,virüs enjekte ediliyor valla iyi sabretmişler.Gerçi ödemeyi her ne kadar çikita muzla yapsalar da ben dayanamazdım ziterim sizin muzunuzu toplar valizi eve gelirdim veya ormana işte.



Burası çok gereksiz bir bilgi ama not düşmek istedim,ipod touch'ınız varsa 1.-2. jenerasyon farketmez.Eğer şarj olmuyorsa yani durup dururken bir aptallık yapmayıp açılmıyorsa buzdolabına koyun 15 dakika bekletin veya deep freeze'e koyun.Ben son anda servise veriyordum arkadaşımın da başına gelmiş klimaya tutmuşlar çalışmış valla ne diyim abisi.Garip işler adamı arkadan şişler.

Bir not daha düşeyim: Artık her yerde sabliminal mesajlar görmekten bıktım.Yani çoğunluğu sex'den ibaret olsa da ulan verin para hepinizi götüreyim diye haykırasım var.Hadi herkes kendine iyi baksın

14 Eylül 2011 Çarşamba

Değişen Dünya'dan bizim için neler var?

 Yaz Ayını selametle göndermemize az kala Sonbahar için mesajlarını verdi (sağnak yağmurlar falan) bu kış daha sert geçeceğe de benziyor malumunuz küresel ısınma.
 Hep seviniyorum ve düşünüyorum bu yüzyılda doğduğuma ama bir de o kadar üzülüyorum belki teknolojik ve yaşayış bakımından türlü kolaylıklar var ama bir o kadar da insanlık namına bir şey kalmadı.Temuz ortasından beri acayip bir kaos ortamı hüküm sürmekte borsalara baktığımızda ise bizi yanıltmıyor.

  İlk önce Amerika'nın kredi notunun AAA'dan AA+'ya düşürülmesi piyasalarda baya bir hareketlilik yaşattırdı önce dolar düştü sonra altın birden fırladı ki 2012'ye kadar 2000 dolar düşünülüyor bir ons'u için o da 28 gram ediyor yanılmıyorsam ama bundan sonra Amerika kan kaybetmemek için yine kendi bildiğini okudu önce AA+ gerçek değerimiz değil dedi ne yaptı ne etti bu hafta başı kendilerini denetleyen şirkete hangi yöntem ile denetlendiğini ne gibi hesaplamalar yapıldığını sordu işin içinde katakulle mi var yoksa gerçekten mi düşürülmüştü bilinmez ama ABD'nin notu tekrardan AAA'ya çıktı.Altın "Yo yo" tabir edilen seyire devam etti düştü-çıktı.Ben de inişlere çıkışlara bakarken milletin bir saniyede nasıl zengin veya fakir olduğunu gösteren altın grafiğinin videosunu çektim.En azından hep sağda solda duyduğunuz adamlar dakikalar içinde zengin oluyor veya dibe vuruyor lafları biraz şekillenir;



Wall Street ile ilgili bir de arkadaşım Efe'nin çok güzel bir fotosu var Simgesel olarak önünde bir boğa heykeli vardır (Borsa'da Boğa-Ayı ilişkisi) millet tabi orda da boş durmamış hayvancağızı rahat bırakmamışlar :D Efe'nin de bu[ara]dan kulaklarını çınlatıyorum.


 Bundan sonra çok geçmeden Avrupa piyasaları dalgalandı,pazartesi günü İtalya ve Fransa borsaları açılmadı.Fed denetleme kurulu yaptığı basın açıklamasında Avrupa'da ki bazı bankaların denetime alınacağı söylendi.Komşu için de işler hiç iyi gitmedi hatta yerel televizyon kanalını kapatma kararı aldı (Bkz. Yunanistan)


 Şu sıralar gündem başlıklarında en üst sırada olan Nato'nun Ülkemiz sınırları içinde radar konumlandırabileceği konuşuluyor en son olarak Malatya belirlendi.

Bizim yorumumuz; İlk önce güzel bir senaryo,neden? Avrupa battı,bitti,işte isveç para değerini sabitledi.O oldu,kıldı,tüydü falan hikaye normale bakarsanız haberler dışında çoğu şey gayet rayında gidiyor.Biz baştan beri belki de dini inançlarından dolayı günah keçisi seçilen,hiçbir şeyi adam akıllı yapamayan hep başkalarından hazır bekleyen bir Ülke durumuna geldik.Ne oldu da şimdi bizi yerlere gözklere çıkarıyorlar? Ortadoğu'da zaten kıyamet kopacak onu biliyoruz da neden bizi İsraille savaştırmak istiyorlar? Çoğu web sitesine bakın Türkiye güçleniyor,büyüyor artık Dünya'ya sözünü geçirecek diye gazlıyorlar neden? 2023'de bütün yer altı kaynakları bizim himayemize giriyor olmasın? Hala altınımızı kendimiz çıkaramıyorken???

7 Ağustos 2011 Pazar

Hayatın renkleri geri gelse

 Plesantville 1998 yapımı olan film içinde komedi,drama,fantistik öğeler bulunduruyor biraz da imdb puanlarıyla takıntınız varsa hemen o merakınızı da gidereyim,şu anda güncel olarak 7,5/10 üzerinden.Yönetmen ise Gary Rose bu filmden başka da seabiscuit,big,dave filmlerini de çekmiş abimiz ve her ne hikmetse ki aradaki dostluktan kaynaklanıyor tabi Örümcek adamdan tanıdığımız Tobey Maguire'nin tam genç dönemini izliyoruz.

 Konuya gelelim,başta kardeş olan David ve Jennifer'ın akşam başlarına gelenlerle başlıyor.Jennifer o gün okulda tanıştığı çocuğu akşam evine MTV konserini izlemek için davet etmiştir.David ise 1950'lerin sitcom'u olan Plesantville adlı siyah-beyaz diziyi bıkmadan ve tüm repliklerini söyleyerek her akşam izlemektedir.Yanlız tek bir şey vardır.David Plesantville için yapılan yarışmayı akşam izlemek için evde kalmıştır ve ikisininde izleyeceği program aynı saattedir.Salona inerler ve haliyle kumanda tartışması başlar ve en sonunda David elinden kaçırdığı kumandayı en son duvarda parçalandığını görür.Şansın böylesi zil çalar ve kapıdaki televizyon tamircisidir.Kendisi de David gibi Plesantville hastasıdır ve biraz muhabbete başladıktan sonra amcanın gizemli olduğunu öğreniyoruz ve ak sakallı dede kıvamında bir iyilik yapmak ister onlara boyut atlatan bir kumanda verir ve evine ssk maaşını yemeye gider :) David ve Jennifer yine kızışmaya başlayacakken olanlar olur ve kendilerini Plesantville içinde bulurlar.

 Plesantville'e gelince,sadece dizi hayatından ibaret olan bir yer olduğu için ve eski bir dizi olduğundan her şeyin rengi siyah-beyaz ve normal hayattaki ihtiyaçlar ve doğa olayları burada yoktur; tuvalet,sex,evli çiftlerin tek yatakları,bütün kitapların boş sayfa olması,eğlence,üretkenlik,yangın çıkması,yağmur yağması gibi.Tabi David için pek problem teşkil etmiyor hayaline kavuşuyor ama Jennifer tam anlamıyla afallıyor o yüzden normal Dünya'daki gibi davranınca,Plesantville'deki değşimler hemen göze çarpıyor önce okulun basketbol takım kaptanıyla sex yaptıktan sonra bir gül kırmızı rengi alıyor ve ilk defa cinsellikle tanışan eleman da acayip duygular gelişiyor.



 Birazcık anladıysanız hayatta tabu olarak görülen şeyler Plesantville'de,hatta bunu dizi olarak anlatmış ki üstü kapalı olarak neyin ne olduğunu anlayalım diye.Bir toplumun nasıl değiştiği,geri kafalı olarak nitelendirilen çoğunluğun kendi özünü bulması,değişmeden önceki değerleri ve buna adapte olabilmeyi bizlere çok tatlı bir şekilde gösteriyor.Özel efektler konusuna gelince 1998 yapımı bir film için bence çok başarılı.Soundtrack'leri de bir o kadar başarılı eğer rüya gibi bir film içinde gerçekleri yaşayıp,tanık olmak istiyorsanız bence kaçırılmaması gerekenlerden.Bu zamana kadar nasıl izlememişim diye kendime kızmadan edemedim.

En sevdiğim sahne aşıklar tepesine giderken Bud'ın ormandan geçişinde yaprakların pespembe oluşu ulen valla o zamanda yaşamak isterdim ve aşık olmak isterdim açıkçası.

Sizleri "Here Comes The Sun" ile uğurlayalım efenimmmmm

4 Ağustos 2011 Perşembe

Gri Muhabbetler

  Dilin kemiği yok her yere esniyor,hani güzel dilimze söyleniyoruz ya arada sırada! Ya abi aslında öyle demek istememiştim diye fakat burda iki farklı eylem türü gerçekleşiyor.Birincisi aklımızdan istediğimiz gibi işleme almak (her insanın yaptığı) ikincisi ise, dötümüzden anlamak.Neyse bu işin biraz da makara kısmı.

 Asıl değinmek istediğim ise;

İş yerinde olsun,okulda,apartmanda yani insan ilişkilerinin olduğu her yerde "Bok atma" diye tabir ettiğimiz kötüleme,beğenmeme hatta az biraz arkasından konuşma olayına değiniyorum.Fazla uzun bir yazı değil sadece kimlerin ne yaptığını ve nasıl başlarına geldiğini söylemek istiyorum.Eskiler büyük konuşma derlermiş aslında haklılar.Gün olur devran döner :) işin can alıcı kısmı da devamlı etrafımda/etrafımızda dönen olumsuzluk bulutları yani insanlar neden hep kötü kötü kötü düşünüp,kötü yorumlayıp bu güzel havayı bunaltırlar anlamış değilim ve bok attığın kadar da boka batarsın diyorum ben.Neden mi?
 Büyük konuşmanın insanı tepetaklak ettiği gerçeği bir süre sonra kendini mükemmel insan kılığına sokuyor ve üstün insan hataları kabul etmeyip bu sefer diğerlerinin hatalarına takılıp dalga geçiyor ama gel gör ki bir bu kadarı da kendi başına geliyor.Tam açıklamaya gelirsek bok attığın kadar da boku yersin biraz kaba oldu ama yapacak bir şey yok! Çünkü o boku attıysan muhakkak bir şeyler yemişsindir.Kimse durup dururken kounşmaz he boş konuşanı da var,dolu konuşanı da var asıl mesele o doğru konuşmanın direk etki etmesi.

 Güzel sözlere hasretiz.Yıkıcı değil,yapıcı eleştirileri de beklemekteyiz.

 En önemlisi de birazcık olsun güven vermeliyiz

Bir o kadar aktığı gibi,bir o kadar da geleni var

23 Temmuz 2011 Cumartesi

N'oluyorrr? Bilmem,n'oooluyor?

  Şu malum sıcaklarda kafayı yemeden bir şeyler yapmak gerçekten çok önemli.Gezeyim diyorum yok,onu yapayım diyorum yok,öldü bitirdi.İşin sinirlendiğim kısmı zaten her sene geleneksel hale gelen şu yaşlılara yapılan uyarılar.Yahu öğle sıcağında çıkmayın denildikçe bunlar inadına çıkıyor eceline susamışlar gibi,özellikle yaşlı teyzeler ah onların kulağını çekerim var ya bazen böyle 850 Desibel konuşuyorlar yok o güne gidecez,yok şurda şunlarla buluşacağız yani anlayacağınız menapoz başlara veyahut bir yerlere vurmuş.
 Laf dinleyin len biraz! Bak amcanın böğrüne böğrüne işlemiş.Hatta tabelaya bakmış "Tahtalı Köye 10Km" yazısını görmüş ve şoka girmiş anlayacağınız.Yapmayın üzmeyin bizi,üzerim sizi.Hadi çıktınız yanına bir şey almayanlar var ne gibi dediğinizi duyar gibiyim,duydum hatta ne olacak tabi sıvı içecekler,sanki katı varda ben de kendi kendime heyecan yaptım şimdi bak tansiyon vurdu tavana basketbol topu gibi sekiyore aha üç sayı oldu.Ablaya bak akıllı valla suyu döküyor üstten şapır-şupu bize yarabbim şükür ama kimse demiyor ki "Bak abla zaten ilerde su savaşları olacak,boşuna harcama böyle atraksiyonlara girme!" O paşa gönlüne göre harcıyor valla biz burda kavak yelleri veya Summer Hits volume 2 yani.Teesüf ettim,zıt Erenköy.



 Demin berberime gittim berberi ya berberi... demedim tabi ama berberimi seviyorum len valla,tabi aşık olma derecesinde değil de hani küçüklükten beri ona traş olduk,ona kafayı emanet ettik saçları yani yanlış anlaşılmasın sonra neden böyle konuşuyor olmasın,neyse işte yani yıllar yılı makasına saçlarımı süpürge,vileda,paspas bilimum temizleyici ürünler olarak emek verdik.Keşke o zamandan bu zaman kadarki saçları biritirseymişik lan! Ne dersiniz hoş olmaz mıydı? Ne hoş olacak yauuuv.Banka mı o?
Benim berber hakkatten değişik ama bazen aklıma geldikçe gülerim mesela yüzümdeki kılları almak için eski traş fırçaları varya onla yüzüme atraksiyon yapar hatta hadi şok olun bakayım ne diyeceğim? Yok önce anlatayım sonra şok olun o zaman bir şey anlamazsınız.Hani bu pazarda satılan süpürgeler var ya çalı olanlar sarı,heh işte yeri geliyor onla bir cebelleşiyorum saç traşından sonra onla tmeizliyor bazen de bunların plastik olanları var boy boy onlarla bir mücadele veriyorum.Gördünüz değil mi ne kadar zor yollardan geçtim ben :( ağlicam lan ağlicam valla var mı selpağı olan? Finalde traş bittikten sonra en sevindiğim bölüm paramı vererek kaçıyorum,haydi hayırlı işler ustaaaaaaaaaaaaaaaaaa.



 Haziran sonu-Temmuz başları aşk mı diyeyim ne diyeyim ben de artık bi bok anlamadım açıkçası böyle pembe dizi gibi geçti hayatım hani çekseydik valla Dünya'nın en saçma-anlamsız-zikko-zippo-kav filmlerinden biri olurdu.
 Bu olaylar tabi garip abi,hani insanlara bakıyorum ve tanışma safhasında daha merhaba bile demeyen insanlar hangi yüzsüzlükle gelip ya senin araban,evin var mı? Der.Bir yol,yordam vardır kimse mi öğretmedi anam yani yüzyıllardır kadın-erkek arasında bir çatışma var ama bence biraz da kendimize bakmamız lazım hatta çuvaldız mı batırırsınız,başka bir şey mi onu bilemiyorum. :D üstüne bir de evlilik,çoluk çocuk muhabbeti giriyor bakıyorum şöyle ya istemek önemli de hadi hissettirmek de daha önemli e peki sen bunları istiyorsun bir de diyor musun bakalıım ben bu istediklerimi alacak kapasitede miyim?
 Her şey nafile tabi.Dünya'da tek sıkıntı (başka şeyler de var tabilafın gelişi) insan suretinde hayvanlar oluşu,he gel gör ki insanlar artık hayvanlara daha çok önem veriyorlar.
 Hadiiiiii geçmiş olsun bizeeeeeeeeee !
 Ulan ne zamandır özlediğim ses geldi demin he.Ölmemiş demek yaşasın. "Aygaaaaz" 




 Zeytinburnu ilçesinde de baya işler karıştı.Ben önce fener-bjk-gs'liler arasında bir şey oldu sandım meğer mhp-bdp'liler arasında çıkmış.Helikopterler havadan operasyona girecek kadar yakınlaşmış.Şşırmıyorum eskileri okuduğumdan (okudukça hatta) belgeselleri izledikçe en basitinden tarih gördüyseniz,kulak arkası yapmadıysanız bakın tarih hep tekerrür ediyor.


Azınlık hakları
Düyun-u Umumiye-IMF
2023'ün çok parlak geleceğine dair inananlar var ama ben şahsen pek iç açıcı şeyler beklemiyorum.Hepimize şimdiden geçmiş olsun (inşallah ben yanılırım)

17 Temmuz 2011 Pazar

Desteklenince başardılar

 Çok uzun zaman önce değil çok da kısa süre önce de değil.Ortalarda bir yerlerde işte,gözümüze çarptılar.Sonra youtube ve diğer sosyal ağlarda gezindi Boğaziçi Üniversitesi Caz Korosu fakat Avusturya'da ki yarışmaya katılmak için sponsor bekliyorlardı.Kendileri nihayetinde isim vermiyim bir bankanın sponsorluğunda yarışmaya katıldılar ve de birinciliği kaptılar.Bana Acapella tarz gelmişti fakat yanılmışım sanırım.

Kendilerini tebrik ediyorum bu [ara]dan sanki ben edince bir şey olacak adamlar birinci oldu bakarlar mı bana :D
Önleri açık olur umarım.Allah zihin açıklığı versin,zeval vermesin.

Aaaaa unutmadan da Dünya Karma Korolar kategorisinde de ikincilikleri oldu.Bu da es geçilmez! Sayfalarına baktığımda da Türkiye saati ile  17:00'da Sabiha Gökçen'e iniş yapacaklarmış.

Eski günlerini yad etmek için;


Edit:
Şansa bu yazıyı hazırlarken de diğer taraftan başka bir foruma bakıyordum.Bir arkadaş da Boğaziçi Kulübü'nün Korofest organizasyonu için reklam filmi çekmiş.Gerçekten göze hoş gelen bir çalışma yapmış.Elimizden geldiğince biz de desteklerimizi esirgemiyoruz:


Korofest 2011 Teaser from Mert Kutluk on Vimeo.

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Usta göz var,nizam var!

 Bu sıcaklardan kafayı yemekte olan biri olarak salak salak işlerle uğraşıyordum.Mesela bunlardan birincisi az tatil yapan ben,daha seneye çıkacağımız belli değil yurtdışı tatillerine bakar oldum.İkincisi de ama ikinci yapışım bu bir şey olmaz.Size benzeyen ünlüleri bulma sitesi valla acayip sıkıldım yükledim kim bana benziyor ya da ben kime benziyormuşum derken ulan ne çıksa beğenirsin :) kadınlarda benziyormuş :D :D yarıldım.

Ulan bu tipte adamı gel sen erkek olarak;
%70'le Jean Seberg
%62 ile Veronica Ferres (ama eşleştirdiği foto'da gözlük vardı  sanırım ondan)
%61 Frida Kahlo
%60 ile de Alicia Silverstone'a benzetti valla helal olsun.
Artık nasıl bir yüz yapısı varsa şaşırdım :D

Ryan Reynolds ve Marlon Brando'nun da gençlik yıllarındaki fotosuyla eşleştirdi valla utandım :) teveccühünüz dedim kendisine,her ne kadar program olsa da onun da bir teşekkürü hak ettiğine inandım.

Acayip sıcaklarda karpuz yiyorum,soda içiyorum.İşe giderken güneş yakmasın diye beyazlara bürünüyorum,öğlen eve gelince bol su atıyorum enseye bayılmayayım diye.Film izleyeyim diyeceğim izlenmiyor arkadaş yok valla ya :( Dışarıya takılayım diyorum da yani akşam akşam da tüm gün yediğim baygınlıktan sonra pek kolum kanadım kalkmıyor.Diyeceğim odur ki; Maykıl Sikkofiıld'lı yaz geceleri diliyorum :D

Ha unutmadan Efes Pilsen One Love Festival yazısını hazırlıyorum fakat anam enerji kalmıyor hala beklemede :)

28 Haziran 2011 Salı

Ladies and gentlemen introducing ...

3-2-1 ve karşınızda Limp Bizkit.Helllllll Limp Bizkit in the house y'allll

 Orta ikinci sınıftayken yanlışlıkla tanıştığım bir grup vardı adı da Limp Bizkit'di yaa biliyor musun gibi salakça bir giriş yaptım.Farkındayım geri alamıyorum tüm samimiyetimle sizinleyim.Tanıştığım zaman yazımı zor olan bir albümdü "Chocolate Starfish and the..." eşşek şeyi gibi uzun bir isme sahipti albüm bir o kadar da güzel parçalar barındırıyordu.Daha sonra öğrendik ki yaz sıcağında stüdyo içinde 40 derecelere çıkan sıcaklıklarda abilerimiz bu işi yapmış.

Limp Bizkit'in kısa tarihine bakacak olursak Florida/Jacksonville'den doğmuştur.Fred Durst (solist) dövmecilikle uğraşmaktadır ama tabi öyle sallama bir iş olarak değil.Gerçekten de iyi işler ortaya çıkarmaktadır kendisi.Dövmelerden bir kaçını da Korn grubunun bazı üyelerine yapmaktadır ve bir gün kaydettikleri bir demo'yu Korn üyelerine verirler ve bu şekilde Limp Bizkit Korn'un turneleriyle birlikte sahne alırlar.

 Grubun dikkat çeken özelliklerinden bir kaçını saymak gerekirse;

*Fred Durst'un gerçekten sağlam bir agresifliğe sahip hele hele sataşma işiş olursa :D
*Wes Borland'ın ( gitarist)  sağlam çizimleri (albüm kapakları) ve yine değişik bir kişiliğe bürünmesi klip ve konserler için

*John Otto'nun asıl kökü caz davulcusu olması ve tabii ki gruptaki ritimleri fevkalade
*Dj Lethal'ın da turn table'ı ile güzel sample'ler katabilmesi


Bunun yanı sıra grupta çok çalkantılar oldu.Fred'in her ne kadar internette wes borland kendisi başka projeler için ayrıldığı yazılsa da biz tabi o zamanlar takip ettiğimizden bu ikili devamlı takışmaktan dolayı birbirlerini yiyordu.Wes arada ayrılıp tekrar geliyordu.Hatta Fred bir ara Britney Spears ile biten ilişkisinden sonra Results My Vary albümünün ilk single'ı olan "Eat you alive" şarkısını ona yaptığı söylendi.Zaten klipten de anlaşılıyor az çok.Bu esnada başka bir gitaristle devam ettiler.Albüm fena değildi ama Wes Borland sound'u eksikti o hissediliyordu.Arada yine best of çıktı sanırım ve sessizliğe gömüldü.Hatta Korn'un solisti Jonathan Davis Limp Bizkit'i müzik dünyasına sunduğu için özür bile dilemişti.İşler bu hale gelince ben de üzüldüm tabi eski grup oldu,artık o da odamın raflarında yer alacak diye düşünüyordum.Hatta son bir geri dönüş için şaşırtıcı bir albüm çıkardılar "The Unquestionable Truth (Part 1)" adlı albümde sürpriz olan şey ise Wes'in geri dönüşüydü ve hatta şunu bile düşünmüştük "Albümün sonunda Part1 yazıyor en kötü dağıldılarsa bile en azından saygıdan dolayı ikincisi çıkar" demiştik.

The Unquestionable Truth albümünden The Truth



Kendi çapımızda avunurken Fred Durst yeni albüm geleceğini açıkladı inanamamıştım ve Wes Borland'da geri döndüğünü açıkladı.Biraz daha bekledikten sonra albüm ismi de geldi "Gold Cobra" nadasta beklerken resmi sitesindeki forumda herkes çıkış tarihini tartışıyordu fakat bu süre biraz daha uzadı ve gerçekten de tadı damağında bırakacak bir albüm hazırlamış abilerimiz.Şu anda sadece bir klibe sahip olan albüm kendi ismiyle aynı olan parçasına klip çekmiş.Daha öncelerinde güzel klipleri olan grubun neden böyle basit bir klip çektiğini de anlamadım doğrusu.


 Parçalara bakacak olursak;


13 parçayla bizleri selamlıyor.Yine pazarlama stratejisi olan güzel taktiklere başvurulmuş.Normal albüm dışında 4 farklı versiyonda karşımıza çıkıyor bunlar;


Deluxe versiyon
Best Buy Deluxe versiyon
Japoyan versiyonu
Itunes'dan satın alacaklara itunes deluxe versiyon


Tabi bunlar içinde de hepsinden farklı olacak şekilde değişik parçalar var.


Get a life parçası bana the truth parçasını anımsattı belki de gitarın sound'undan kaynaklanabilir.Loser parçası da My Way parçasıymış gibi geldi biraz.Tad bakımından kesinlikle çok sağlam albüm olarak görüyorum.Sözü fazla uzatmadan son açıklamaları yapayım.Bu sene düzenlenecek olan Rock'n Coke festivalinde ülkemize geliyorlar,hala duymayanlar varsa hemen kapsınlar biletlerini ben mesafeden dolayı ve geri dönüş için pek kestiremediğim için almadım bilet.Gidecek olanlar umarım iyi vakit geçirir ve sizleri son olarak "Gold Cobra" klibi ile uğurluyorum;



Limp Bizkit - Gold Cobra 2011  vorhut



Edit: Evet koymayı unuttugum son video burada arkadaslar.Fred Durst ile canli baglanti yapiliyor,Istanbul ile ilgili biraz muhabbet var ve Fred yine muzipligini gosteriyor :)


Dilimden bir tek sen anlarsın

 Bildiğimiz üzere arama motorlarındaki aramaları klavye üzerinden gerçekleştiriyoruz.Yani aramak istediğimizi yazıp enter veya search (Ara) komutuyla istediğimiz bilgiye erişiyoruz.Google'da ki abilerimiz devamlı yenilik peşinde ve hayatı kolaylaştıran teknolojiler üzerine çalıştığından.Bu anlatttığım arama metodunu biraz daha değiştirmişlerdi mobil platformlar üzerinde.Nasıl yani? Dediniz.Şöyle  ki;

 Google işletim sistemi olan android işletim sistemi önce mobil telefonlarda boy gösterdi tabi en güçlü özelliği aradığınızı bulduğunuz arama özelliği.Google tablet bilgisayarlarda ve cep telefonlarına arama özelliğine sesle arama özelliği ekledi yani sadece bir tuş komutuyla aramak istediğiniz kelimeyi söylediğinizde size 99.9'luk doğruluk yüzdesiyle aradığınızı önünüze getiriyor fakat tabi.Türkiye sayfası için bu destek yok fakat google.com'dan türkçe sesli komutlar başarılı bir şekilde çalışıyor.Çok keyifli artık aramanın seslisi makbul oldu diyebilirim.Biraz merakınızı gidermek istiyorum aşağıya bakarsanız :)






 Değinmek istediğim diğer konu ise fotoğrafçı  Ivars Gravlejs abimizin kazmalar için hazırlamış olduğu fotoğrafçılık rehberi.78 tane temel maddeden oluşuyor.Bazıları çok basit gelebilir ama fotoğrafçılığa yeni başlayacak olanlar varsa ve eğlenceli bir rehber arıyorsanız kesinlikle göz atmanızı tavsiye ederim.

Hiç olmazsa özellikle face'de hesabı olanlar kendi profil fotolarını oluştururken dikkat edecek noktaları görmüş olurlar :D





http://gawno.com/2009/05/78-photography-rules/

16 Haziran 2011 Perşembe

Sıra Sahnelerde (Sıcaklara Dikkat!)

 Genelde konser ve katıldığım etkinlikler ve diğer değişik haberlerden kesitler sunardım ya ama hep içimde tiyatro ile ilgili bir tanıtım da yapmak vardı.İşte o nihayet gerçekleşti,sağolsun arkadaşım Zeynep beni elimden tuttuuuu hooop oda tiyatrosuna götürdü.

 Oda tiyatrosu isim olarak değil konsept olarak gerçekten şu ana kadar gördüğüm en başarılı çalışma biçimimi desem türü mü desem evet türü diyebilirim.En başarılı tiyatro türü.

 Şimdi gelelim oyunumuzun ismine "Yüksek Derece" oda tiyatrosunun bir özelliği 15-20 kişilik bir izleyici kapasitesi olması.Sakın az diye suratınızı buruşturmayın kafanızı hafifçe kaldırdığınız sahne yok tam dibinizde hem de.Birebir oyunun içindeymiş gibisiniz ve oyunun konusunda sıcaklar geçtiği için oyuncularımızın performansları da iyi olunca ister istemez "Ulan terden gebericem şimdi,of bu ne sıcak!" Diyesi geliyor ama gram terlememişim tabi Haziran ortası ilerde bu oyunu izlerken ne olur onu bilemem.

 Kendi oyunlarını şu şekilde anlatmışlar;


Yıl 2XXX, yer İSTXXXXX... Zaman, sıcağın etkisiyle geçmek bilmiyordur. Yapış yapış olmuştur dünya. Bedenler, hareket kabiliyetini yitirmiştir: AŞIRI SICAK!!! Şehir sonsuzdur, nem oranı yüksek...

Sıcak.
Öldürücü bir sıcak!
Altı şeritli otoyolun kenarında aile mirası bir motel:
SUNSHINE MOTEL.

102 no‘da kalan çift uluyana dek sevişiyordur. Evlilik hayalleri kuruyorlardır.
406 nolu oda ayakkabılarla doludur...
303‘te bir internet blogcusu yayındadır...
405‘de atıyla birlikte bir kovboy...
404‘e ise yeni bir müşteri gelmiştir. Onu hangi rüzgarın bu motele attığını bilemiyoruz...
...
Motelden çıkmak imkansızdır.
Dışarıda öldürücü bir sıcak hüküm sürmektedir artık.
Cırcır böceklerinden başka bir şey yoktur sanki...
Sonunda onlar bile susacaktır.



 

Atmosferi sağlam olunca izlemesi de keyifli oluyor eğer imkanınız varsa gidin görün derim.Facebook hesabınız varsa mekan bilgileri ve oyun hakkında daha fazla ayrıntı için; http://www.facebook.com/YUKSEKDERECE

Not: Oyunu izlemeye gelmeden önce t-shirt giyerek gelin yok işte akşamdır sonra çıkışta hafif eser demeyin eğer giyecekseniz de yanınıza alın.Belli bir süre sonra konsantre ve oyuna kendinizi kaptırmadan dolayı terleyebilirsiniz :) Şimdiden iyi seyirler ve Zeynep sayesinde tanıştığım,Uğur,Fahrettin,Kayahan ve diğer ekip arkadaşlara bundan sonra başarılar dilerim.İnanıyorum ki bu oynadıklarının daha da iyilerini yapacaklardır.O zaman işte tiyatronun gerçek gücü ortaya çıkacak...

9 Haziran 2011 Perşembe

Dalgalanıyorum ve duruluyorum sonra yine aynı döngü

 Daha şimdiden tenimde hissettiğim başlangıç sıcakları ilerde kim bilir nereye kadar vuracak diye düşünüyorum kendi kendime...Ki daha da fena olacak ve bildiğiniz üzere yine aynı haberler "Türkiye bu sene de klimalara fazla yüklendi","Elektrik faturaları kabarıyor" Fazla uzatma kablosuna bağlamadan Allah bu Yaz hepimize yardım etsin.

 Günlerdir Avrupa'nın korkulu rüyası olan şu salatalık olayı benim de uykularımı kaçıracak seviyelere geldi.Salatalıklarda mikrop ortaya çıkmış ve nasıl olduğu bilinmiyor,üstüne araştırılıyor tamam güzel ama bana biraz oyun gibi geliyor (hani Dünya nüfusunu dengeleme dersek zaten işin içinden çıkamayız da durun neyse) mikrop olarak "e koli" mikrobu belirtilmiş.Aklıma Discovery Channel'da izlediğim E-Koli belgeseli gelmişti.Orada da hangi eyalet hatırlamıyorum ama sularda E-Koli olduğu için çok kayıp verilmişti ve eyalet'in neredeyse hepsi başka yere nakil olmuştu.Sonunda tüyler ürperten cevap gelmişti;
 İnekler dışkılarını nehir kenarlarına yapıyorlardı ve yağmurda o dışkılar haliyle nehire karışıyordu su arıtma tesisi de standart sterilize yerine biraz daha düşük seviyede suyu temizlemiş ve bu sebeple ortaya çıkmış.
Salatalık konusunda da ya birileri hiç ama hiç hijyenik ortamlarda üretmiyor ya da mikropları en basit sebzeye bulaştırmak istedi kasıtlı olarak.Salatalığın en kötü eve bile girdiğini düşünüyorum.

Bu olaydan dolayı hayatını kaybeden insanlara gerçekten çok ama çok üzülüyorum,ben de buna benzer bir vakınından geçtiğimden onların neler yaşadığını biliyorum umarım,rahat uyuyorlardır :(

Sözünde Durmayanlar

 Yalancı yalancı sana kimse inanmaz,yalancı yalancı sözüne kimse kanmaz...
İnternetime dokunma dedik,yetmedi yürüyüş yaptık.Tepkimizi dile getirdik bir yandan iyi oldu bir yandan da bana kötü geldi.Neden kötü geldiğini bu yazının sonunda anlatacağım.
Şimdi özellikle de bilgisayar dergilerinden okuyorum da 3 tip mi 2 tip mi ne filtre sistemi geliyor efendim.Bu ne işe yarayacak derseniz; Çocuğu olan aileler için iyi olabilir,porno koruması,sansür falan.Standart filtrede de çoğu şey değişmeyecekmiş tam bir denetim.Zaten baştaki insanlar firmalar devamlı gerçek hayatta birer ebeveyn gibiler ne yaptığınızı öğrenmek isterler,nerelere gittiklerinizi öğrenmek isterler,nelerle ilgilendiklerinizi hatta ve hatta en büyük örneği bunun facebook nasıl vakit geçirdiğinizi ve belgeli (profil ve arkadaş fotoğrafları) olarak isterler.

 Bizim ise bu sefer daha çok anonim olmamız gerekecek ve tepki getirilecek.Umarım yollarımız daha aydınlık olur,erkenden kararmadan.
Not:
İnternet'e sansür uygulamasına tepki yürüyüşünde çoğunluk hep gençti belki de tamamı gençti.Üzüldüğüm konu şudur ki Ülkemizde internetten de başka önemli şeyler oluyor acaba buna niye gençlik sesini çıkarmıyor en azından çoğu.Demek ki yine Ülkemizde İnternet bazı şeylerin (önemli olan bazı şeylerin) çok ama çok üstündeymiş :(

Hala mı?

 Yine şu Nihat Doğan replikleri kulaklarımdan çıkmıyor,bıktım artık fakat herkesin konuşması ve bir şeylerini paylaşması ile yine prim yapıyor kendisi.E tamam da sen de bahsettin sen sanki yapmıyorsun? Diyeceksiniz haklısınız ama çok kısacık yazacağım bu başlığı en sonunda popüler cep telefonu uygulamasında oyun olan bir oyunun ( Angry B...) kendisine uyarlamışlar isim vermeden buradan bu konuyu da kapatıyorum.



7 Haziran 2011 Salı

Öhö öhö öhöööööö hatta biraz daha ciddiyet Michael Stipe İstanbul'dan geçti

Sayfa 1


 Bu yazım yine geç gelen ama geç gelip de güzel gelenlerden birisi canlarım,cananlarım hanimiş de hanimiş annesinin kuzusu demeye hiç gerek yok şaklabanlığı başka bir sefere erteleyelim.

27-29 Mayıs 2011 tarihi size belki "Aaaa tamam ya" veya "N'olmuş lan o tarihte?" ya da "Ne diyor bu dümbük?" dedirtebilir.Keza benim için özellikle 28 Mayıs Cumartesi çok şey ifade ediyordu.Ulen (bunları yazarken de acayip pisboğazım kurabiyeleri götürüyorum) acayip yazı yazıyorum heaaa.

 Michael Stipe Istancool kültür sanat festivali kapsamında İstanbul'a geliyordu.Yine R..E.M. konserindeki gibi heyecanlanmıştım :D hani bazen de rüyalarımda görmek istiyordum evet fazla kasmışım gibi gözüküyor ama öyle normalde nedir? Rüyada ne görürsen odur ama benim manyaklığım da işte hem R.E.M.'in İstanbul'a gelmesi hem de Michael'ın gelmesini istiyordum bu ikisi de oldu.


Peki Michael Stipe İstanbul'a neden geldi? Ne yaptı? Ne söyledi?

R.E.M. 2011 senesi içinde "Collapse Into Now" adlı stüdyo albümünü çıkardı.Değişik tadlar barındıran bu albüm için bu sefer kahramanlarımız turneye çıkmak yerine,bayrağı başta Michael Stipe taşıyarak seçkin yerlerde albüm içindeki parçalara birer video klip çekildi şu anda baktığım kadarıyla boş yok :) ve bunu kısa film-sohbet şeklinde izleyenlerle buluşturuyordu.Gerçekten güzel bir fikirdi.

Yine şanslıların en şanslılarıydık ki,orada oynatılan iki tane video klip ilk defa İstanbul Pera'da izlendi.Sırasıyla "That someone is you" ve "Me,Marlon Brando,Marlon Brando and I" klipleri çok hoşuma gitti.Özellikle Marlon Brando'nun genç hali ve arşivden çıkarılmış videoları bir hayli etkileyiciydi,hele o bayanlarla konuşurken ki mimikleri falan.Sürenin de yavaştan sonuna gelinmişti bi kaç soru cevaplandıktan sonra herkes yavaştan dağılmaya başladı.Ben de ufak hayal kırıklığı ile gözümü kapıya çevirmişken birden ayaklarım kendini aşağıya doğru bıraktı istemsizce ve sahneye geldiğimde inanamıyordum :d Michael ile karşı karşıyaydım.O kadar sene bekleyiş,o şarkıları nasıl yazdığını anlamak,düşünmek... Yanıma da bir sürü konser DVD'si ve albümleri almıştım imzalatırım diye ve bunu da gerçekleştirdim.Özellikle de Michael'a Parallel DVD'sini verdiğimde biraz tebessüm etti ardından R.E.M. çift CD'li Best of'u verdiğimde de.Sanırım İstanbul'daki fanlarından haberdar değildi ya da en azından bunu imzalatmayı beklemiyordu.Neyse onları da hallettikten sonra dedim e artık bir de fotoğraf çektiririz.Onu da gerçekleştirdim,teşekkürlerimi sundum.Çok nazik ve alçak gönüllü birisiydi.

(Foto biraz bulanık arkadaşım :D heyecandan tir tir titriyordu Allah'tan çoklu moddaydı da bu en düzgünlerinden biri çıktı :) ya keşke daha güzelleri olsa derken gettyimage'dan bana foto attı orada da tam Michael ile bakışırken çıkmışız valla acayip sevindirik oldum şimdi de Flickr'da eklemişler her ne kısmetse 10 fotoğrafın 8'inde yine benim imzalattırdıklarım var şans mı desem ne desem bilemedim)

 Şunu söylemek istiyorum ki ikon olmak,bastıra bastıra yön verebilmek değil.Sessiz ve usulca ama yine seni bilerek örnek olmak ve başarılı işler yapmaktan geçiyor.

Efendim Istancool'un Michael Stipe ile ilgili olan versiyonunu birinci sayfası burada kapanıyor ikincisi için yine devam edeceğiz.

Siz Beğendiniz ;)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı